Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kılaptan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pirinç, bakır, kalay vb. madenlerden çekilerek gümüş ve altın yaldız vurulmuş ince metal iplik

2. Pamuk ipliğine sırma katılarak eğrilmiş iplik

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu tür iplikten yapılmış


Lisan : Arapça ḳullāb + Farsça -dān

kılavuz

İlgili Kelimeler:

kılavuz gemisi, kılavuz kaptan, el kılavuzu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber

Örnek:

1. Ilıca hamamından ercecik kalkın / Kılavuz seçin de Şahren'i geçin

1. Ilıca hamamından ercecik kalkın / Kılavuz seçin de Şahren'i geçin

2. Herhangi bir alanda ve konuda bilgi veren, yol yöntem gösteren kitap vb

Örnek:

1. Öğrenci kılavuzu.

1. Öğrenci kılavuzu.

3. Evlenecek olan erkek veya kadına eş bulan kimse

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ruhsal ve zihinsel bakımdan yol gösteren, ışık tutan kimse

Örnek:

1. Kılavuzumuz Atatürk'tür.

1. Kılavuzumuz Atatürk'tür.

5. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Kılavuz gemisi

6. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Kılavuz kaptan

Örnek:

1. İstanbul Boğazı'ndan kılavuz almadan geçmek yasaktır.

1. İstanbul Boğazı'ndan kılavuz almadan geçmek yasaktır.

7. sinema , sinema , sinema , sinema , Makaradaki filmlerin başında ve sonunda yer alan, filmin alıcı, yıkama aracı, basım aracı, gösterici vb. araçlara takılıp çıkarılmasında kolaylık sağlayan, asıl film için pay bırakan çeşitli renklerde film parçası

8. teknik , teknik , teknik , teknik , Somun veya boru içine yiv açmakta kullanılan araç

9. teknik , teknik , teknik , teknik , Dar ve uzun bir yerden tel, kablo gibi bükülebilen bir şey geçirilirken bunların ucuna bağlandığı sert nesne


kılavuz gemisi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Boğaz vb. geçişi tehlikeli yerlerden büyük gemilerin kolaylıkla geçişini sağlamak için yol gösteren gemi, kılavuz


kılavuz kaptan
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Bir devletin kılavuz alınması zorunlu olan sularında gemilere yol gösteren kimse, kılavuz


kılavuzlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılavuzlamak işi

Örnek:

1. Uzaktan kılavuzlama yapılacak.

1. Uzaktan kılavuzlama yapılacak.


kılavuzlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kılavuzluk etmek


kılavuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılavuz olma durumu, rehberlik, delalet

Örnek:

1. Hayatı sevmek için başkalarının kılavuzluğuna ihtiyacımız yoktur.

1. Hayatı sevmek için başkalarının kılavuzluğuna ihtiyacımız yoktur.

2. Kılavuzun işi, rehberlik, delalet

3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Bir gemiyi limana sokma veya limandan çıkarma işi


kılavuzluk etmek
Anlamı:

1. yol göstermek, rehberlik etmek

Örnek:

1. Ölümden kaçana halk ne demez? / Kurt sürüsünde köpek kılavuzluk edemez

1. Ölümden kaçana halk ne demez? / Kurt sürüsünde köpek kılavuzluk edemez


kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz
Anlamı:

1. `kötü kimsenin arkasına düşen kişinin başı dertten kurtulmaz` anlamında kullanılan bir söz


kılbaz
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Dalkavuk


Lisan : Türkçe kıl + Farsça -bāz

kılcal

İlgili Kelimeler:

kılcal boru, kılcal damar, kılcal etki, kılcal kök

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıl gibi olan, çok ince


kılcal boru
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Araştırma ve deneylerde kullanılan çok ince boru


kılcal damar
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Dokulardaki atardamarların son dallarını, toplardamarların ilk dallarına birleştiren ince damar


kılcal etki
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Birbirine değen bir sıvı ile bir katının molekülleri arasındaki etki


kılcal kök
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ana kök, saçak kök ve yan köklerden çıkan ikincil, üçüncü kökler üzerinde bulunan ince kıl şeklindeki emici kök parçaları


kılcallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılcal olma durumu

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir kılcal boru veya tüpün durumu

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Kapsadığı sıvılar bakımından kılcal boruların özellikleri


kılcan
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , At kuyruğu kılından yapılmış kuş tuzağı


kılçık

İlgili Kelimeler:

karakılçık

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif

3. spor , spor , spor , spor , Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve birdenbire havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup onu ön veya yan tarafına aşırıp atması


kılçık atmak
Anlamı:

1. bir kimsenin işini karıştırmak, bozmak


kılçıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılçığı olan

Örnek:

1. Kaşık Adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur.

1. Kaşık Adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Pürüzlü, çapraşık, karışık

Örnek:

1. Bu iş pek kılçıklı, içinden nasıl çıkılır?

1. Bu iş pek kılçıklı, içinden nasıl çıkılır?


kılçıklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılçıklı olma durumu


kılçıksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılçığı olmayan

Örnek:

1. Kılçıksız balık. Kılçıksız fasulye.

1. Kılçıksız balık. Kılçıksız fasulye.


kılçıksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılçıksız olma durumu


kildan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İçine sabun, lif, kese, kına, kil konan bakırdan yapılmış kap


Lisan : Farsça gildān

kıldırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıldırabilmek işi