kese yoğurdu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süzme yoğurt

kesebilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesebilmek işi

kesebilmek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kesme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kesmeyi becermek

kesecik

İlgili Kelimeler:

akciğer kesecikleri

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kulağın dolambacında bulunan ve lenf ile dolu olan küçük zarsı organ

kesedar

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse, vekilharç

2. Esnafın gelirlerini toplayan kimse

Lisan : Farsça kīsedār

Telaffuz : keseda:rı

kesedarlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesedarın yaptığı iş

keseden yemek

Anlamı:

1. herhangi bir üretim yapmadan, kâr elde etmeden, hazırda bulunan veya el altında olan varlığı harcamak

kesek

İlgili Kelimeler:

altın keseği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça

2. Tezek

3. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası

keseklenme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keseklenmek işi

keseklenmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Toprak, parça parça olmak

kesekli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parça parça kabarmış olan (toprak)

kesel

İlgili Kelimeler:

kesel perdesi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gevşeklik, tembellik

Lisan : Arapça kesel

kesel gelmek

Anlamı:

1. gevşemek, tembelleşmek

Örnek:

1. İzmir faciasından beri padişaha ve hükûmete kesel gelmişti.

1. İzmir faciasından beri padişaha ve hükûmete kesel gelmişti.

kesel perdesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir müzik ölçüsüne girmeyen, insanın iç dünyasını karartan ve bıkkınlık veren bir ses tonu

Örnek:

1. O kadar zembereği olmayan ve hususi bir kesel perdesi olan bir sesti.

1. O kadar zembereği olmayan ve hususi bir kesel perdesi olan bir sesti.

keseleme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keselemek işi

keselemek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kir çıkarmak için vücudu kese ile ovmak

keseleniş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keselenme işi

keselenme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keselenmek işi

keselenmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Keseleme işi yapılmak

2. Kendini keselemek

keseletme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keseletmek işi

keseletmek fiil

Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Keseleme işini yaptırmak

keseli

İlgili Kelimeler:

keseli kurt

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesesi olan

keseli kurt

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Genellikle omurgalılarda, kasların içinde gelişen şerit kurtçuklarının genel adı (Cysticercus)

keseliler

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kanguru gibi, dişilerinin karnında yavrularını taşımaya yarayan kese bulunan hayvanlar takımı

kesen

İlgili Kelimeler:

ağaçkesen, bağkesen, boğazkesen, ışıkkesen, yelkesen, yolkesen

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesme işini yapan

2. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir şekli özellikle bir üçgenin kenarlarını kesen doğru