92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kimseye sormadan
2. Başkasının payı veya yardımı olmaksızın
1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Özbeslenen
1. kendi sorunu sebebiyle başka şeyle ilgilenememek
1. Savaş yüzünden herkes kendi derdine düşmüştü.
1. Savaş yüzünden herkes kendi derdine düşmüştü.
1. `kendi zararına kendisi neden olanın yakınmaya hakkı olmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. gereksinim duyduğu yardım, başkalarınca esirgendiğinde işini kendi görmek
1. çok korkak olmak, bir sakınca söz konusu olmayan işlere girişmekten bile korkmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hiçbir şeye karışmayan, sessiz
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Hiçbir şeye karışmadan, sessizce
1. Etliye sütlüye karışmadan, karıncayı bile incitmeden kendi hâlinde yaşayıp gidermiş.
1. Etliye sütlüye karışmadan, karıncayı bile incitmeden kendi hâlinde yaşayıp gidermiş.
1. üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek
1. Nasıl çalışmayan küf tutarsa bir müessese de gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır.
1. Nasıl çalışmayan küf tutarsa bir müessese de gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır.
Ön Takı : (bir şeyi)
1. ilgilenmemek, karışmamak
1. Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı, bırakacaklardı kendi hâlime.
1. Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı, bırakacaklardı kendi hâlime.
Ön Takı : (birini veya bir şeyi)
1. uğraştığı işi sadece kendisi için yapmak
1. Böyle bir amatörlük devresi geçirdikten sonra biraz da kendi hesabına çalışmayı düşündü.
1. Böyle bir amatörlük devresi geçirdikten sonra biraz da kendi hesabına çalışmayı düşündü.
1. başkasıyla ilişki kurmamak, yalnız başına kalmak, inzivaya çekilmek
1. Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı.
1. Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı.
1. hiç kimsenin desteği veya yardımı olmaksızın yaşamak veya bir işi olumlu sonuca ulaştırmak
1. Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?
1. Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kimseye danışmaksızın
1. Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti.
1. Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti.
2. Kimseyle ilgisi, ilişkisi olmadan
3. Yalnız başına
4. Kendisine
1. Ona âşık olduğunu kendi kendine itiraf edemedi.
1. Ona âşık olduğunu kendi kendine itiraf edemedi.
5. Başkasının yardımı ve ortaklığı olmadan
1. Biz kendi kendimizi koruyacağız.
1. Biz kendi kendimizi koruyacağız.
6. Kendiliğinden
1. Kapı kendi kendine açılıvermişti.
1. Kapı kendi kendine açılıvermişti.
1. ilgilinin nasıl karşılayacağını düşünmeden bir işi olmuş bitmiş sayarak sevinmek
1. Kız kardeşi ile Mahir daha ortada fol yok yumurta yokken gelin güveyi olmuşlar.
1. Kız kardeşi ile Mahir daha ortada fol yok yumurta yokken gelin güveyi olmuşlar.
1. kendi kendini harap etmek, üzmek
1. Öfkesinin şiddetinden hep kendi kendini didikledi.
1. Öfkesinin şiddetinden hep kendi kendini didikledi.
1. açığa vurmadan içten içe üzülmek
1. İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine tabi olacağını bir türlü kestiremiyor, kendi kendini yiyip bitiriyordu.
1. İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine tabi olacağını bir türlü kestiremiyor, kendi kendini yiyip bitiriyordu.
1. yalnız başına yaşamak
1. Bu şiirlerin okuyucuya tanıttığı kişi, kitapları, üç beş sevdiği dostu ile kendi köşesinde yaşamayı seven bir kimse olarak görünür.
1. Bu şiirlerin okuyucuya tanıttığı kişi, kitapları, üç beş sevdiği dostu ile kendi köşesinde yaşamayı seven bir kimse olarak görünür.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kendi adına, kendine göre
1. Kendi payıma aşkı bilmeyen, tanımayan insandan korkarım.
1. Kendi payıma aşkı bilmeyen, tanımayan insandan korkarım.
1. `ne söylediği anlaşılmaz, söylediği şeylere önem verilmez` anlamında kullanılan bir söz
1. elinde bulunanla geçinip kimseye muhtaç olmamak
1. Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?
1. Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?