92406 kayıt bulundu.
kemaliafiyet
1. isim , isim , isim , isim , Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik
2. Eder, tutar
1. Tozu kaldı ise bir paket al, saçak tütün iç. Bunun kemali altmış para!
1. Tozu kaldı ise bir paket al, saçak tütün iç. Bunun kemali altmış para!
Lisan : Arapça kemāl
Telaffuz : kema:li
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , Ağız tadı
Lisan : Arapça kemāl + ʿāfiyet
Telaffuz : kema:lia:fiyet
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Atatürkçü
1. Kemalistin bağımsızlık fikri tertemiz, pürüzsüz, tavizsiz Türkçü ve Türkiyeci idi.
1. Kemalistin bağımsızlık fikri tertemiz, pürüzsüz, tavizsiz Türkçü ve Türkiyeci idi.
Lisan : (Kemal Atatürk'ün adından)
1. isim , isim , isim , isim , Erzincan iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kema:liye
Kemalpaşa tatlısı
1. isim , isim , isim , isim , İzmir iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kema'lpaşa
1. isim , isim , isim , isim , Un, yağ ve yumurta karışımından yapılan kurabiyelerin sıcak şeker şerbetine atılmasıyla hazırlanan bir tatlı türü
keman yayı
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Dört teli olan, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
1. Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu.
1. Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yay
Lisan : Farsça kemān
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Kemana takılıp ses vermeyi sağlayan tel, arşe
1. isim , isim , isim , isim , Kemençe
1. Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin.
1. Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin.
Lisan : Farsça kemānçe
başkemancı, birinci kemancı
1. isim , isim , isim , isim , Keman yapan veya çalan kimse
1. Kemancı uzun saçlı, papyon kravatlı, zayıf yüzlü bir adamdı.
1. Kemancı uzun saçlı, papyon kravatlı, zayıf yüzlü bir adamdı.
kemane balığı, kemane çekme, kabak kemane
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Keman ve kemençe yayı
2. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir tür halk çalgısı
3. Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç
4. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım
Lisan : Farsça kemāne
Telaffuz : kema:ne
1. isim , isim , isim , isim , Kıyıların kumlu, çamurlu zeminlerinde yaşayan bir tür köpek balığı (Rhinobatos cemiculus)
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Yağlı güreşte, elleri hasmının arkasından göğsü üzerinde kilitledikten sonra midesi ve karnı üzerinde kuvvetli bir biçimde ve bastıra bastıra gezdirme
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Alaturka müzikte keman çalan kimse
Lisan : Farsça kemān + Arapça -ī
Telaffuz : kema:ni:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Okçu
1. Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım
1. Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım
Lisan : Farsça kemānkeş
karakeme
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Büyük sıçan
2. Domalan
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Yayla diz üzerinde çalınan, kemana benzer, üç teli olan küçük bir çalgı, kemançe
1. Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu.
1. Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu.
Lisan : Farsça kemānçe