Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
karikatürcü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatür çizen sanatçı, çizer, karikatürist


karikatürcülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatürcünün yaptığı iş, çizerlik, karikatüristlik


karikatürist
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatürcü

Örnek:

1. Her gelen karikatürist nüktesini duvara çizgilemiş.

1. Her gelen karikatürist nüktesini duvara çizgilemiş.


Lisan : Fransızca caricaturiste

karikatüristlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatürcülük


karikatürize
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karikatür durumuna getirilmiş olan


Lisan : Fransızca caricaturisé

karikatürize etmek
Anlamı:

1. karikatürleştirmek

Örnek:

1. Adamı boyu ile, jestleri ile zalimce karikatürize ediyor.

1. Adamı boyu ile, jestleri ile zalimce karikatürize ediyor.


karikatürleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatürleştirmek işi


karikatürleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Karikatür durumuna getirmek

2. Bir şeyin, bir olayın belirtilmesi gereken özelliklerini bozarak, yererek, gülünç duruma getirerek anlatmak


karikatürlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karikatür olma durumu

Örnek:

1. Biri karikatürlükle en ufak bir ilgisi bile olmayan bir resim, öteki de o resimle hiçbir ilgisi olmayan bir nükte.

1. Biri karikatürlükle en ufak bir ilgisi bile olmayan bir resim, öteki de o resimle hiçbir ilgisi olmayan bir nükte.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karikatür olma özelliği taşıyan kimse, olay veya şey

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karikatür konusunu oluşturan olay

Örnek:

1. Kendilerini büyük zanneden bu adamların karikatürlüğü ruhlarına kadar sinmiştir.

1. Kendilerini büyük zanneden bu adamların karikatürlüğü ruhlarına kadar sinmiştir.


karıklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meralarda yüzey akışını önlemek ve toprak nemini uzun süre koruyarak vejetasyonu geliştirmek için 1-1,5 metre aralıklarla 10-15 santimetre kesitinde tesviye eğrilerine paralel küçük hendeklerin açılması


karıklamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karık (II) açmak


karıkma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karıkmak işi


karıkmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Göz fazla ışıktan kamaşmak

2. Göz kar yağmış bir alana bakmaktan kamaşmak


karılaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karılaşmak işi


karılaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , kaba konuşmada , kaba konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Erkek huyları kadın huylarına benzemek, kadın gibi davranmak


karılı

İlgili Kelimeler:

karılı kocalı, çok karılı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir nitelik veya nicelikte karısı olan


karılı kocalı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Karı koca birlikte

Örnek:

1. Karılı kocalı bize geldiler.

1. Karılı kocalı bize geldiler.


karılık

İlgili Kelimeler:

kocakarılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadın olma durumu

2. Evli kadının kocasına göre olan durumu veya görevi


karılık etmek
Anlamı:

1. evli bir kadın kocasına olan görevini yerine getirmek

2. hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , erkek için döneklik etmek, hile yapmak


karılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karılmak işi


karılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karma işi yapılmak, karışmak

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Hayvan çiftleşmek


karım köylü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Karısı köylü


karıma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karımak işi


karımak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Yaşlanmak, kocamak, ihtiyarlamak


karın

İlgili Kelimeler:

karın ağrısı, karın boşluğu, karıntası, karın tokluğuna, karın zarı, karından ayaklılar, karından bacaklılar, karnı aç, karnı burnunda, karnı geniş, karnıkara, karnı kara, karnı tok, karnıyarık, karnından konuşan, orta karın, yumuşak karın, aç karnına, tok karnına

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi

Örnek:

1. Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu.

1. Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu.

2. Döl yatağı

Örnek:

1. Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı.

1. Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı.

3. Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm

Örnek:

1. Geminin karnı. Şişenin karnı.

1. Geminin karnı. Şişenin karnı.

4. Mide

Örnek:

1. Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi.

1. Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İç, gönül, akıl, kafa

Örnek:

1. Ben senin karnındakini ne bileyim?

1. Ben senin karnındakini ne bileyim?

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme

7. fizik , fizik , fizik , fizik , Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar