92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tanrı'nın ve insanların nefretine, lanetine uğramış, melun, lanetli
1. isim , isim , isim , isim , Yük taşıyan uçak veya gemi
2. Uçak, gemi vb. bir taşıtla taşınan eşya, yük
3. Bir yerden bir yere yük veya posta taşıyan şirket
4. Bu şirketin taşıdığı yük veya posta
Lisan : Fransızca cargo
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , Ülser
Lisan : Arapça ḳarḥa
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Okuyucu, okur
1. Bu kusurlara rağmen Gülistan tercümesi bugünkü hâliyle de Türk karisi için faydalı olmaktan uzak değildir.
1. Bu kusurlara rağmen Gülistan tercümesi bugünkü hâliyle de Türk karisi için faydalı olmaktan uzak değildir.
2. Kur'an'ı kurallarına uygun bir biçimde okuyan kimse
Lisan : Arapça ḳāriʾ
Telaffuz : ka:ri:
karı ağızlı, karı kız milleti, karı koca, karım köylü, karısı ağızlı, karısı köylü, katır karı, kocakarı, alkarısı, çarşamba karısı, mahalle karısı
1. isim , isim , isim , isim , Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce
1. Eve varınca karım Fadime kapıyı açar.
1. Eve varınca karım Fadime kapıyı açar.
2. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Kadın
1. Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu fakat Saliha kadın buna alışmıştı.
1. Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu fakat Saliha kadın buna alışmıştı.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yaşlı, ihtiyar
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dedikodu yapan (erkek)
2. Karısının etkisiyle, karısının ağzıyla konuşan (erkek), karısı ağızlı
1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Toplumun dişi cinsinden olanları
1. isim , isim , isim , isim , Birbirleriyle evlenmiş kadın ve erkek
1. Oğulları Amerika'ya kaçtığından beri karı koca ismini bile ağızlarına almıyorlardı.
1. Oğulları Amerika'ya kaçtığından beri karı koca ismini bile ağızlarına almıyorlardı.
1. `bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı koca olurlar, böyle bir bağın kalmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar` anlamında kullanılan bir söz
1. yapabileceği iş olmamak
1. Yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek lalanın kârı değildi.
1. Yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek lalanın kârı değildi.
Ön Takı : (birinin)
karides ağı
1. isim , isim , isim , isim , Denizlerde veya tatlı sularda yaşayan, yüzücü, orta büyüklükte kabuklu, eti yenir bir deniz hayvanı
1. Elimi çapçağa daldırdım, karidesi bıyığından yakaladım.
1. Elimi çapçağa daldırdım, karidesi bıyığından yakaladım.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Karides avlamakta kullanılan bir ağ türü
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düşünme gücü
Lisan : Arapça ḳarīḥa
Telaffuz : kari:ha
1. isim , isim , isim , isim , Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ark
2. Arklar arasında kalan toprak parçası
3. Sabanla açılan çizi
1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak abartılı bir biçimde veren, düşündürücü ve güldürücü resim
1. Bu çehreye öyle bön, öyle kaba bir hâl çökmüştü ki hiçbir karikatür bunu tasvir edemez.
1. Bu çehreye öyle bön, öyle kaba bir hâl çökmüştü ki hiçbir karikatür bunu tasvir edemez.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beceriksizce yapılmış şey, taslak
1. Ev karikatürü.
1. Ev karikatürü.
Lisan : Fransızca caricature