92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Kapsama ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Gelecek henüz var olmayan yaşama zamanıdır, umulmadık her şeyi kapsayabilir.
1. Gelecek henüz var olmayan yaşama zamanıdır, umulmadık her şeyi kapsayabilir.
1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Bütün özellikleri ve incelikleri içine alan tanım, kısır döngü karşıtı
uzay kapsülü
1. Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
3. Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
4. Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
5. Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
6. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
7. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
8. Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
9. Şişe kapağı
Lisan : Fransızca capsule
kaptanıderya, kaptan köprüsü, kaptan köşkü, kaptan paşa, kaptanpaşakuzusu, kaptan pilot, ikinci kaptan, kılavuz kaptan, uzak yol kaptanı
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli
1. Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum.
1. Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum.
2. spor , spor , spor , spor , Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse
3. Kaptan pilot
4. Yolcu otobüsü sürücüsü
5. tarih , tarih , tarih , tarih , Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe
1. Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan
1. Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan
Lisan : İtalyanca capitan
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Kaptan köşkü
1. Ancak bizler kaptan köprüsüne çıkamayız, bırakmazlar.
1. Ancak bizler kaptan köprüsüne çıkamayız, bırakmazlar.
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Kaptanın gemiyi yönettiği, geminin üst katında bulunan bölüm, kaptan köprüsü, köprü üstü
1. Ben kaptan köşküne çıkarsam gemiyi yürütürüm diye evhama düştüm.
1. Ben kaptan köşküne çıkarsam gemiyi yürütürüm diye evhama düştüm.
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde deniz kuvvetlerinin en büyük askerî ve idari amiri, kaptan paşa
1. Ertesi sabah tam demir alırken kaptanıderyanın bir namesini aldı.
1. Ertesi sabah tam demir alırken kaptanıderyanın bir namesini aldı.
Lisan : İtalyanca capitan + Farsça deryā
Telaffuz : kapta:'nıderya
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Dalga tepelerinin çatlamasıyla oluşan, deniz üzerinde dizi hâlinde görünen beyazlık
Telaffuz : kapta'npaşakuzusu
1. isim , isim , isim , isim , Yolcu taşımakta kullanılan motorlu küçük taşıt
1. Kaptıkaçtı tipi arabası arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu.
1. Kaptıkaçtı tipi arabası arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu.
2. İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun türü
1. Kadınlarla beraber külhanbeylerin kaptıkaçtı oynadıkları yalnız kahve ile çay içilen bir halk kahvesi vardı.
1. Kadınlarla beraber külhanbeylerin kaptıkaçtı oynadıkları yalnız kahve ile çay içilen bir halk kahvesi vardı.
3. Kapıp kaçarak yapılan hırsızlık
Telaffuz : kaptı'kaçtı
1. isim , isim , isim , isim , Kaptırma işi
1. O koşturmalar yakayı kaptırışın, dizginleri ele verişin açıklamaları gibi geliyordu ona.
1. O koşturmalar yakayı kaptırışın, dizginleri ele verişin açıklamaları gibi geliyordu ona.
1. isim , isim , isim , isim , Kaptırmak işi
2. Marangozlukta kullanılan küçük el testeresi
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir şeyin ele geçirilmesine, kapılmasına yol açmak
2. Vücudun herhangi bir organı, bir kaza sonucunda makine tarafından ezilmek veya koparılmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yanlış bir davranış sonucu birine uygun imkânı sağlamak, fırsat vermek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Elinden kaçırmak
1. Hadiye de beş yıl önce kocasını daha genç bir aktrise kaptırdı.
1. Hadiye de beş yıl önce kocasını daha genç bir aktrise kaptırdı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Latin çiçeği
Lisan : Fransızca capucine
1. isim , isim , isim , isim , Kremalı, sütlü İtalyan kahvesi
Lisan : İtalyanca cappuccino
Telaffuz : kapuçi'no
1. isim , isim , isim , isim , Etle pişirilmiş lahana yemeği
Lisan : Rusça
Telaffuz : kapu'ska
1. isim , isim , isim , isim , İskambilde el vermeden yenme
2. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Kötü, bozuk, işe yaramaz
Lisan : Almanca Kaputt