Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kapışılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapışılmak işi


kapışılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kapışma işi yapılmak

2. Çok istenilmek


kapısına kilit vurmak
Anlamı:

1. girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak

2. bir yerin çalışmasına son vermek


kapısını aşındırmak
Anlamı:

1. yanına çok sık gitmek

Örnek:

1. Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.

1. Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.


Ön Takı : (birinin)

kapısını çalmak
Anlamı:

1. birine başvurmak

Örnek:

1. İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.

1. İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.


kapısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kapısı olmayan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işi olmayan


kapısızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapısız olma durumu


kapışma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapışmak işi

Örnek:

1. Seyfi Bey ile ilk kapışmada, herifçioğlu bir fırsatını buldu, topu elimden kapıverdi.

1. Seyfi Bey ile ilk kapışmada, herifçioğlu bir fırsatını buldu, topu elimden kapıverdi.


kapışmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak

2. -le , -le , -le , -le , Kavgaya tutuşmak

Örnek:

1. En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam.

1. En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kavgaya girmek

Örnek:

1. Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor.

1. Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor.

4. -le , -le , -le , -le , Hırsla güreşe başlamak


kapıştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapıştırmak işi


kapıştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Kapışma işini yaptırmak veya bu işin yapılmasına sebep olmak

Örnek:

1. İki tarafı birbiriyle kapıştırdı.

1. İki tarafı birbiriyle kapıştırdı.


kapital
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Sermaye


Lisan : Fransızca capital

kapitalist
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Anamalcı


Lisan : Fransızca capitaliste

kapitalistleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapitalistleşmek durumu


kapitalistleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kapitalist duruma gelmek


kapitalistleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapitalistleştirmek işi


kapitalistleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kapitalist duruma getirmek


kapitalizasyon
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Anaparaya dönüştürme işi


Lisan : Fransızca capitalisation

kapitalizm
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Anamalcılık


Lisan : Fransızca capitalisme

kapitone
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçi pamuk veya yün vatka ile doldurularak dikilmiş, döşemelik veya giyim eşyası yapımında kullanılan kumaş

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kumaştan yapılmış veya bu biçimde dikilmiş

Örnek:

1. Eve ekmek ve kıyma götürdüğünü inadına unutturmak istercesine ansiklopedilerin, kapitone fonların önünde bize poz veriyor.

1. Eve ekmek ve kıyma götürdüğünü inadına unutturmak istercesine ansiklopedilerin, kapitone fonların önünde bize poz veriyor.


Lisan : Fransızca capitonné

kapitülasyon
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları

Örnek:

1. Yurdumuz, geçen yüzyıllarda kapitülasyonlardan çok zarar görmüştür.

1. Yurdumuz, geçen yüzyıllarda kapitülasyonlardan çok zarar görmüştür.


Lisan : Fransızca capitulation

Telaffuz : l ince okunur

kapıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapıvermek işi


kapıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aniden kapmak


Telaffuz : kapı'vermek

kapıya dayanmak
Anlamı:

1. gelip çatmak

Örnek:

1. Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.

1. Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.

2. bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak

Örnek:

1. Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.

1. Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.


kapıyı açmak
Anlamı:

1. bir işe veya bir konuya öncelikli olarak başlamak

2. bir işte başkalarına örnek olmak