Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kapı kapı dolaşmak (veya gezmek)
Anlamı:

1. ev ev gezmek

2. bir yerlere sürekli girip çıkmak

Örnek:

1. Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.

1. Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.

3. iş aramak için her yere başvurmak


kapı karşı komşu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapı komşu


kapı kethüdası
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı egemenliği altındaki beyliklerin, yabancı devletlerin, eyalet valilerinin, vezir ve beylerbeylerinin devletle ilgili işlerine bakan görevli, kapı kâhyası


kapı kolu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapıyı açmaya veya kapamaya yarayan, genellikle metalden yapılmış nesne


kapı komşu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Apartmanda aynı katta, sokakta karşı veya yan tarafta bulunan komşu, kapı karşı komşu


kapı komşusu yapmak (veya etmek)
Anlamı:

1. bir yere sık gidip gelmek


kapı kulu
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlılarda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan teşkilat

Örnek:

1. Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi.

1. Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi.


kapı mandalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapının kapalı tutulmasına yarayan demir veya tahtadan araç

Örnek:

1. Kapısının mandalı şık, şık, şık etti; dışarının serin ve ıslak havası yüzüne çarptı.

1. Kapısının mandalı şık, şık, şık etti; dışarının serin ve ıslak havası yüzüne çarptı.


kapı oğlanı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Kapı çuhadarı yamağı

2. Elçiliklerde çevirmen yardımcısı


kapı perdesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rüzgâr ve soğuktan korunmak için kalın kumaştan veya deriden yapılmış örtü, perde

Örnek:

1. Ahşap evlerde ne yapılsa ısıtmak, hayatta rüzgâr cereyanlarından korumak mümkün olmadığından odalara kapı perdeleri asılırdı.

1. Ahşap evlerde ne yapılsa ısıtmak, hayatta rüzgâr cereyanlarından korumak mümkün olmadığından odalara kapı perdeleri asılırdı.


kapı tokmağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapıyı çalmakta kullanılan metal parça


kapı yapmak
Anlamı:

1. bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak

Örnek:

1. Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti.

1. Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti.

2. ev gezmesi yapmak


kapı yoldaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aynı yerde ve görevde çalışanlardan her biri

Örnek:

1. Mahpeyker kalfa isminde bir kapı yoldaşı vardır ki Kıztaşı taraflarında otururdu.

1. Mahpeyker kalfa isminde bir kapı yoldaşı vardır ki Kıztaşı taraflarında otururdu.


kapıaltı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mahkûmların hapishaneye girerken çırılçıplak arandıkları yer

Örnek:

1. Onlarla ahbaplıkta direnirse iş kolaydı; kapıaltına çekilir, güzel bir sıkıdan geçirilirdi.

1. Onlarla ahbaplıkta direnirse iş kolaydı; kapıaltına çekilir, güzel bir sıkıdan geçirilirdi.


Telaffuz : kapı'altı

kapıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Otel, apartman vb. büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışveriş gibi işlerle görevli kimse

Örnek:

1. Kapıcının karısının ispirto ocağında kızarttığı patlıcanları yiyorduk.

1. Kapıcının karısının ispirto ocağında kızarttığı patlıcanları yiyorduk.

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı devlet teşkilatında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı


kapıcık
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yumurtacığın tepesinde bulunan ve yumurtacık zarlarının iyice bitişmemesinden oluşan ağız


kapıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapıcının yaptığı iş


kapıda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gelmek üzere

Örnek:

1. Kış kapıda.

1. Kış kapıda.


kapıda kalmak
Anlamı:

1. içeri girememek

Örnek:

1. Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar.

1. Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar.


kapıdan çevirmek
Anlamı:

1. geri döndürmek, kabul etmemek

Örnek:

1. Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.

1. Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.


kapıdan kovsan bacadan düşer (veya girer)
Anlamı:

1. yüzsüz, arsız kimseler için söylenen bir söz


kapik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rublenin yüzde biri değerinde para birimi


Lisan : Rusça

kapik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Köpek


kapıkule
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı


Telaffuz : kapı'kule

kapılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kapılabilmek işi