92406 kayıt bulundu.
kapçık meyve
1. isim , isim , isim , isim , Küçük kap
2. Boş mermi kovanı
1. Fişek kapçığı.
1. Fişek kapçığı.
3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Tahıl tanelerinde kabuk
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Meşe palamudu, ceviz gibi açılmayan, tek taneli kuru meyve
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kapçığı olan
1. Kapçıklı tohum.
1. Kapçıklı tohum.
1. isim , isim , isim , isim , Şapka
1. Serseri güruhunun başlarından düşmeyen siperli sipersiz kapelalarla...
1. Serseri güruhunun başlarından düşmeyen siperli sipersiz kapelalarla...
Lisan : İtalyanca cappello
Telaffuz : l ince okunur
kapı ağası, kapı ağzı, kapıaltı, kapı bir komşu, kapı çuhadarı, kapı duvar, kapı halkı, kapı kâhyası, kapı kapamaca, kapı karşı komşu, kapı kethüdası, kapı kolu, kapı komşu, kapıkule, kapı kulu, kapı mandalı, kapı oğlanı, kapı perdesi, kapı tokmağı, kapı yoldaşı, kapısı açık, açık kapı, ana kapı, ara kapı, çakma kapı, çarpma kapı, çat kapı, çekme kapı, çelik kapı, çift kapı, demir kapı, dış kapı, döner kapı, sağır kapı, taç kapı, topal kapı, yağlı kapı, yavru kapı, adalet kapısı, ağa kapısı, cümle kapısı, çıkış kapısı, devlet kapısı, ekmek kapısı, el kapısı, geçim kapısı, giriş kapısı, gümrük kapısı, hacet kapısı, hükûmet kapısı, kısmet kapısı, koltuk kapısı, komşu kapısı, kuzu kapısı, kuzuluk kapısı, mahkeme kapısı, masraf kapısı, mide kapısı, nizamiye kapısı, paşa kapısı, serasker kapısı, servis kapısı, sınır kapısı, sokak kapısı, şeyhülislam kapısı, umut kapısı, ümit kapısı
1. isim , isim , isim , isim , Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı
1. Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına.
1. Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına.
2. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat
1. Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı.
1. Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı.
3. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer
4. Devlet dairesi
1. Hükûmet kapısı.
1. Hükûmet kapısı.
5. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri
6. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı genel ağ sayfası, portal
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân
1. Onların başvuracağı her kapıya gitmiş.
1. Onların başvuracağı her kapıya gitmiş.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gidere yol açan gereksinim
1. Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.
1. Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.
9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ev gezmesi için gidilen yer
1. Bugün yine kaç kapı dolaştın?
1. Bugün yine kaç kapı dolaştın?
1. bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak
2. pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak
3. ortaya çıkarmak, başlatmak
1. Mektuplar, yitirme acısıyla duyarlılaşmış sezgime bir kapı açıyordu.
1. Mektuplar, yitirme acısıyla duyarlılaşmış sezgime bir kapı açıyordu.
4. tavlayla oynanan hapis oyununda rakibin bir pulunu iki pul ile hapsetme durumundan mecburi olarak çıkmak
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Av dışında padişahın yanında bulunan iç ağaların en büyüğü olan görevli
2. Sadrazam kapısının iç düzenini sağlamakla yükümlü görevli
1. tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafından kullanılmasını engellemek
1. Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.
1. Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.
1. isim , isim , isim , isim , Bitişikte oturan komşu
1. Onun akrabaları benim kapı bir komşumdur.
1. Onun akrabaları benim kapı bir komşumdur.
2. Aynı kapıdan giriş çıkış yapan komşulardan her biri
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı devlet teşkilatında ayak işlerinde, özellikle postacılık görevinde kullanılan kimse
1. kovmak, dışarı atmak
1. Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok.
1. Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Ses seda çıkmaması durumu
2. Başvurulduğunda yanıt alınamayan kimse veya yer
3. Aldırmaz, vurdumduymaz kimse
1. iri vücutlu (kimse)
2. dayanak noktası güçlü, sağlam olan
1. İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı gibi bir fermanı dayadı.
1. İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı gibi bir fermanı dayadı.
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Sadrazam, vezir, eyalet valileri, beylerbeyleri vb. devlet büyükleri yanında hizmet gören kimselere verilen genel ad
2. Zengin ve büyük bir evde çalışanların bütünü
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Tamamıyla, toptan, hep birden
1. Onlar kapı kapamaca kaçıktır.
1. Onlar kapı kapamaca kaçıktır.