Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kant
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şeker ve limonla içilen sıcak su


Lisan : Arapça ḳand

kantar

İlgili Kelimeler:

kantar ağası, kantar kabağı, kantar kolu, kantar topu, kantarı belinde, el kantarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç

2. Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı

3. Baskül

4. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , 56,452 kilogram ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi

Örnek:

1. İki kantar kireç.

1. İki kantar kireç.


Lisan : Arapça ḳinṭār

kantar ağası
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Çarşı ve pazarlarda tartı araçlarını denetleyen görevli


kantar kabağı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Su kabağı


kantar kolu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzerinde kantar topunun bulunduğu ve hareket ettiği demir çubuk


kantar topu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kantarda bir ağırlık tartılırken dengeyi sağlayan, kantar kolu üzerinde hareket ettirilebilen metal küre


kantara çekmek (veya vurmak)
Anlamı:

1. bir şeyi tartmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birini sınamak


kantarcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kantar yapıp satan kimse

2. Kantarda tartan kimse

3. Çarşıya, pazara getirilen şeyleri tartıp vergisini toplayan görevli


kantarcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kantarcının yaptığı iş


kantarı belinde
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Gözü açık, aldatılmaz (kimse)


kantarın topunu kaçırmak
Anlamı:

1. ölçüyü kaçırıp aşırı davranmak


kantariye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çarşıya, pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi


Lisan : Arapça ḳinṭāriyye

Telaffuz : kanta:riye

kantarlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kantarlamak işi


kantarlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kantarla ağırlığını ölçmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Düşünüp taşınmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini denemek, sınamak


kantarlı

İlgili Kelimeler:

kantarlı küfür

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Çok ağır

Örnek:

1. Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten.

1. Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten.


kantarlı küfür
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağır sövgü


kantarlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kantar ölçüsünde olan

Örnek:

1. İki kantarlık odun.

1. İki kantarlık odun.


kantarlıyı savurmak
Anlamı:

1. ağır bir biçimde sövmek


kantarma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç

Örnek:

1. Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdir, elinizde esirdir.

1. Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdir, elinizde esirdir.


kantaron

İlgili Kelimeler:

kızılkantaron, mavikantaron

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki (Gentiana lutea)

2. Birleşikgillerden, sarı, mavi, kırmızı çiçekli türleri bulunan otsu bir bitki (Centaurea)


Lisan : Rumca

kantat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi


Lisan : Fransızca cantate

Kantçı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kant felsefesi yanlısı olan


Kantçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kant felsefesi öğretisi


Özel: Evet

kantin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışla, fabrika, okul vb. yerlerde yiyecek ve içecek maddelerinin satıldığı yer

2. Bu gibi kurumlarda işletilen ve yalnız o kuruma bağlı kimselerin yemek yediği lokanta


Lisan : Fransızca cantine

kantinci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kantin işleten kimse