Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalandır

İlgili Kelimeler:

kalandır makinesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dokunmuş kumaş ve bezleri buhar altında veya belli bir ısıda silindir arasından geçirerek ütüleme, parlatma, istenilen boy ve ene göre çektirip germe


kalandır makinesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalandır işini yapan makine


kalandırcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalandır işini makine aracılığıyla yapan kimse


kalanlı bölme
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bölünenden artanın, sıfırdan farklı bir sayı olduğu bölme işlemi


kalantor
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gösterişi seven, varlıklı kimse

Örnek:

1. Şimdi herkes bizi harp, zafer ganimetlerine boğulmuş kalantorlar sanıyor.

1. Şimdi herkes bizi harp, zafer ganimetlerine boğulmuş kalantorlar sanıyor.


Lisan : İtalyanca galantuomo

kalantorca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kalantor gibi, kalantora yaraşır bir biçimde


Telaffuz : kalanto'rca

kalantorluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalantor olma durumu


kalas

İlgili Kelimeler:

denge kalası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalın biçilmiş uzun tahta

2. Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta

3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kaba, anlayışsız kimse, kereste

Örnek:

1. Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas.

1. Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas.


Lisan : (Romanya'da Galati şehrinin adından)

kalas gibi
Anlamı:

1. kaba, kibar veya nazik olmayan, incelikten yoksun


kalastra
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa


Lisan : İtalyanca calastra

Telaffuz : kala'stra

kalavra

İlgili Kelimeler:

kalavrahane

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçeksiz ayakkabı, yemeni

2. Deriden yapılmış eşya


Lisan : Rumca

Telaffuz : kala'vra

kalavrahane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kundura atölyesi


Lisan : Rumca + Farsça ḫāne

Telaffuz : kala'vraha:ne

kalay

İlgili Kelimeler:

kalaybalık, kalayhane

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7, yoğunluğu 7,29 olan, 232 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir element (simgesi Sn)

2. Kalaylanmış bir kabın üzerindeki alaşım tabakası

Örnek:

1. Pencereye, elinde yeni kalaydan çıkmış bir bakır sahanla orta yaşlı kadın geldi.

1. Pencereye, elinde yeni kalaydan çıkmış bir bakır sahanla orta yaşlı kadın geldi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aldatıcı görünüş

4. argo , argo , argo , argo , Sövme, küfür


kalaybalık
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Balık avlamada oltanın ucuna yerleştirilen madde


kalaycı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kap kalaylayan kimse

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Üstünkörü iş yapan, sahtekâr


kalaycılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalaycının yaptığı iş

Örnek:

1. Kalaycılık, kasaplık, terlikçilik gibi sanatlar melezlerin elindedir.

1. Kalaycılık, kasaplık, terlikçilik gibi sanatlar melezlerin elindedir.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kalaycı olma durumu


kalayhane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kalaycının çalıştığı yer

2. Kalay işlerinin yapıldığı yer


Lisan : kalay + Farsça ḫāne

Telaffuz : kalayha:ne

kalayı basmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , adamakıllı küfretmek

Örnek:

1. Basıyorlar kalayı bize, değil mi?

1. Basıyorlar kalayı bize, değil mi?


kalaylama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalaylamak işi


kalaylamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Oksitlenmeden korumak için bir metal parçasını veya kabı kalay tabakası ile kaplamak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Eksiklikleri, kusurları görünüşte gizlemeye çalışmak

3. argo , argo , argo , argo , Sövmek

Örnek:

1. Yıkılır kalırsam senin de seni besleyenin de gelmişini geçmişini kalaylarım, anladın mı?

1. Yıkılır kalırsam senin de seni besleyenin de gelmişini geçmişini kalaylarım, anladın mı?


kalaylanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalaylanmak işi


kalaylanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalaylanma işi yapılmak veya kalaylama işine konu olmak

Örnek:

1. Kalaylanmış kaplarda kaba parlaklığını görürsünüz.

1. Kalaylanmış kaplarda kaba parlaklığını görürsünüz.


kalaylatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalaylatmak işi


kalaylatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kalaylama işini yaptırmak


kalaylı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalaylanmış (kap)

Örnek:

1. Bir salepçinin kalaylı güğümü tütüyordu.

1. Bir salepçinin kalaylı güğümü tütüyordu.

2. İçinde kalay bulunan

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gösterişi ve süsü yapay olan