92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çirkin, huysuz
1. Kız ne kadar kaknem veya malın gözü olursa olsun ...
1. Kız ne kadar kaknem veya malın gözü olursa olsun ...
2. Kuru, sıska
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Ses uyumsuzluğu
Lisan : Fransızca cacophonie
Japon kaktüsü
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kaktüsgillerden, yaprakları yayvan ve dikenli, güzel, parlak renkte çiçekler açan bir bitki, atlas çiçeği (Cactus)
Lisan : Fransızca cactus
Telaffuz : ka'ktüs
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çelenklilerden, sıcak ve kurak ülkelerde yetişen, gövdesi, yaprakları etli ve dikenli bir bitki familyası, atlas çiçeğigiller
1. isim , isim , isim , isim , Alna düşen kısa kesilmiş saç, perçem
1. Kâküllerini alnına düşürmüş, yanakları al al...
1. Kâküllerini alnına düşürmüş, yanakları al al...
Lisan : Farsça kākul
Telaffuz : kâ:kül
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki (Elettaria cardamomum)
2. Bu bitkinin bahar olarak kullanılan tohumu
Lisan : Arapça ḳāḳulle
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçine kakule katılmış
1. Kahveye yerleşip kakuleli fincanları höpürdetmeye başlayınca...
1. Kahveye yerleşip kakuleli fincanları höpürdetmeye başlayınca...
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Söz, lakırtı, laf
Lisan : Arapça ḳāl
Telaffuz : ka:l
kalhane
1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kaldığında
1. Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık.
1. Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bütünü, olup olacağı
1. Okulun kapanmasına kala kala iki hafta kaldı.
1. Okulun kapanmasına kala kala iki hafta kaldı.
2. En sonunda
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kalabalık
Lisan : Arapça ġalebe
kalabalık ağızlı, ağzı kalabalık, başı kalabalık, kuru kalabalık, ağız kalabalığı, laf kalabalığı
1. isim , isim , isim , isim , Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu
1. Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum.
1. Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum.
2. Gereksiz, karışık şeyler topluluğu
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sayıca çok
1. O kalabalık caddenin canlılığı çok hoşumuza gidiyor.
1. O kalabalık caddenin canlılığı çok hoşumuza gidiyor.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Geveze, bilir bilmez konuşan
1. İkinci maznun kalabalık ağızlı bir koltukçu idi.
1. İkinci maznun kalabalık ağızlı bir koltukçu idi.
1. gereksiz olarak yer doldurmak
1. Şu eşya odada kalabalık ediyor.
1. Şu eşya odada kalabalık ediyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz kalabalık
1. En büyük cevizin altını kalabalıkça bir aile kaplamıştı.
1. En büyük cevizin altını kalabalıkça bir aile kaplamıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Kalabalıklaşmak işi
1. Kahve, saat yediden başlayarak kalabalıklaşmaya başladı.
1. Kahve, saat yediden başlayarak kalabalıklaşmaya başladı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalabalık duruma gelmek
1. Şehirler kalabalıklaştıkça insanların yalnızlaşması başka nasıl açıklanabilir?
1. Şehirler kalabalıklaştıkça insanların yalnızlaşması başka nasıl açıklanabilir?
ağzı kalabalıklık
1. isim , isim , isim , isim , Kalabalık olma durumu