92406 kayıt bulundu.
1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , sözünden dönerek birine kötülük etmek
başkahraman
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren (kimse), alp, yiğit
1. Al bayrağa narin eller işliyor zafer / Uzaklarda yaralanır kahraman nefer
1. Al bayrağa narin eller işliyor zafer / Uzaklarda yaralanır kahraman nefer
2. isim , isim , isim , isim , Bir olayda önemli yeri olan kimse
1. Son golün kahramanının yüzü, öpülmekten tükürük içinde kalmıştı.
1. Son golün kahramanının yüzü, öpülmekten tükürük içinde kalmıştı.
3. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Roman, hikâye, tiyatro vb. edebiyat türlerinde en önemli kişi
1. Piyesin kahramanı azgın bir herif, boyuna baldızına saldırıyor.
1. Piyesin kahramanı azgın bir herif, boyuna baldızına saldırıyor.
Lisan : Farsça ḳahramān
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kahramana yaraşır
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kahrama'nca) Kahramana yaraşır bir biçimde, kahramancasına, yiğitçe
1. Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını, masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum.
1. Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını, masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum.
1. isim , isim , isim , isim , Ankara iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kahrama'nkazan
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kahraman durumuna gelmek, yiğitleşmek
başkahramanlık
1. isim , isim , isim , isim , Kahramanca davranış, yiğitlik
1. Onun başlı başına bir destan olan bu ilk kahramanlık sahasından işte böyle bir intiba ile ayrıldım.
1. Onun başlı başına bir destan olan bu ilk kahramanlık sahasından işte böyle bir intiba ile ayrıldım.
1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kahrama'nmaraş
1. -i , -i , -i , -i , Ezmek, perişan etmek
2. Çok üzmek
1. Kendini de dostlarını da kahredeceksin, öyle mi?
1. Kendini de dostlarını da kahredeceksin, öyle mi?
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kendine dert etmek, içlenmek, çok üzülmek
4. -e , -e , -e , -e , İlenmek, beddua etmek
Lisan : Arapça ḳahr + Türkçe etmek
Telaffuz : ka'hretmek
1. -i , -i , -i , -i , Üzülmesine sebep olmak
Lisan : Arapça ḳahr + Türkçe eylemek
Telaffuz : ka'hreylemek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kahrolma ihtimali bulunmak
1. Kendi suçu, günahı sonucu olmadığını anladıkça kahrolabilirdi bu yüzden.
1. Kendi suçu, günahı sonucu olmadığını anladıkça kahrolabilirdi bu yüzden.