92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görünüşü ve davranışı ile korku veren (iri yarı adam)
1. Hanife, iki izbandut herifin yanından geçeceği anı mümkün olduğu kadar tehire çalışıyordu.
1. Hanife, iki izbandut herifin yanından geçeceği anı mümkün olduğu kadar tehire çalışıyordu.
2. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Rum korsanı
Lisan : İtalyanca sbandato
1. çok iri, cüsseli (erkek)
1. Elin izbandut gibi herifiyle dövüşür müyüm?
1. Elin izbandut gibi herifiyle dövüşür müyüm?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Basık, loş, nemli, kuytu (yer)
1. Bir sırrı sürüklüyor terlikler pıtır pıtır / İzbe sofalarında izbe sofalarında
1. Bir sırrı sürüklüyor terlikler pıtır pıtır / İzbe sofalarında izbe sofalarında
2. Sapa
Lisan : Rusça
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan
Lisan : İtalyanca sbirro
Telaffuz : izbi'ro
1. isim , isim , isim , isim , İz güderek aradığını bulabilen kimse, keşşaf
2. Dayanışma ve yardımlaşma duygularını geliştirmek, ruhça ve bedence güçlendirilmek için kamplarda ve okullarda eğitilen genç
1. Tam bu sırada, sokağın başından bir izci alayı sökün etti.
1. Tam bu sırada, sokağın başından bir izci alayı sökün etti.
1. isim , isim , isim , isim , İzci olma durumu, keşşaflık
2. Gençleri ruh ve bedence sağlam ve yararlı bir biçimde yetiştirmeyi amaçlayan dünya çapındaki spor ve eğitim örgütü
1. isim , isim , isim , isim , Aşırı kalabalık, yığılma
1. Tıbbiyeli uzaklaşır fakat o izdiham içinde kızın teyzesi kaybolur.
1. Tıbbiyeli uzaklaşır fakat o izdiham içinde kızın teyzesi kaybolur.
Lisan : Arapça izdiḥām
Telaffuz : izdiha:mı
1. Acı, üzüntü, sıkıntı, keder
1. Baba dehşet ve ızdırap içinde yakasını gevşetmeye uğraşır.
1. Baba dehşet ve ızdırap içinde yakasını gevşetmeye uğraşır.
Lisan : Arapça iżṭirāb
Telaffuz : ızdıra:bı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Izdırap veren, acılı, sıkıntılı
1. Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu.
1. Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Izdırabı olmayan, acı veya üzüntü vermeyen
1. Izdırapsız günler geçirmek.
1. Izdırapsız günler geçirmek.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Evlenme
1. Ölümün bu izdivaçtan binkat hayırlı olduğunu söylüyordu.
1. Ölümün bu izdivaçtan binkat hayırlı olduğunu söylüyordu.
Lisan : Arapça izdivāc
Telaffuz : izdiva:cı
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Bir biçimin bir düzlem üzerindeki iz düşümünde, biçimin her noktasını iz düşümüyle birleştiren (doğru)
Telaffuz : i'zdüşüren
ızgara demiri, ızgara köfte, ızgara parmaklığı, ızgara yatağı, gemi ızgarası, halat ızgarası
1. isim , isim , isim , isim , Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç
2. Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir
3. Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril
1. Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya.
1. Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu araç üstünde pişmiş
1. Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz.
1. Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz.
5. spor , spor , spor , spor , Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara
1. Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı.
1. Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı.
Lisan : Rumca
Telaffuz : ızga'ra
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Kazan ızgarasını meydana getiren demir çubuklardan her biri
1. isim , isim , isim , isim , Kıyma ve özel baharatların karıştırılıp yoğrulmasıyla hazırlanan, ızgarada pişirilen bir köfte türü
1. isim , isim , isim , isim , Yüzen cisimleri ve yaprakları tutmak için, bir barajda, yükleme odasında basınçlı boru ağzının önüne eğik olarak yerleştirilen demir parmaklık
1. isim , isim , isim , isim , Katı yakıtlı madenî bir ocağın, içine ızgaranın yerleştirildiği kısmı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Izgarası olan
1. Haliç tarafındaki altları ızgaralı, ahşap iki deniz hamamı kuyudan farksız.
1. Haliç tarafındaki altları ızgaralı, ahşap iki deniz hamamı kuyudan farksız.