Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ızgın
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica)


izhar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belirtme, gösterme, açığa vurma


Lisan : Arapça iẓhār

Telaffuz : izha:rı

izhar etmek
Anlamı:

1. açığa vurmak, belirtmek, göstermek

Örnek:

1. Ayrılırken tekrar görüşmek arzusunu kuvvetle izhar ettiler.

1. Ayrılırken tekrar görüşmek arzusunu kuvvetle izhar ettiler.


izi belirsiz olmak
Anlamı:

1. iz bırakmadan ortadan çekilmek


izi silinmek
Anlamı:

1. ortadan yok olmak, kaybolmak


izin

İlgili Kelimeler:

izinname, arama izni, çalışma izni, doğum izni, oturma izni, süt izni

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet

Örnek:

1. Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim.

1. Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim.

2. Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil

Örnek:

1. Yıllık iznini kullanıyor.

1. Yıllık iznini kullanıyor.


Lisan : Arapça iẕn

izin almak
Anlamı:

1. bir şey yapmak için onay sağlamak

Örnek:

1. Biz izin almadan çıkamazdık.

1. Biz izin almadan çıkamazdık.


izin çıkmak
Anlamı:

1. bir şey yapmada serbest bırakılmak


izin istemek
Anlamı:

1. bir şeyi gerçekleştirmek amacı ile onay almaya kalkmak

Örnek:

1. Annemden Hasan'la beraber Yeşilköy'e gitmek için izin istedim.

1. Annemden Hasan'la beraber Yeşilköy'e gitmek için izin istedim.


izin koparmak
Anlamı:

1. güçlükle izin almak

Örnek:

1. Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti.

1. Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti.


izin vermek
Anlamı:

1. birini bir şey yapmada serbest bırakmak

Örnek:

1. Yenisi dikilinceye kadar sivil elbise ile dolaşmasına izin verdi.

1. Yenisi dikilinceye kadar sivil elbise ile dolaşmasına izin verdi.

2. işine son vermek, hizmetinden çıkarmak

3. birine bir iş yapması için müsaade etmek

Örnek:

1. Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!

1. Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!


izinden yürümek
Anlamı:

1. birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek


izine basmak
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , gözden uzaklaştırmayarak ne yaptığını gözetlemek


Ön Takı : (birinin)

izine dönmek
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , bir karar veya yargıdan geri dönmek, bir karardan vazgeçmek, rücu etmek


izine düşmek
Anlamı:

1. av hayvanlarının, gittiği yolu izleyerek arkalarından gitmek


izine uymak
Anlamı:

1. düşünce ve davranışlarını benimsemek


izini düşürmek
Anlamı:

1. iz düşümünü çıkarmak


Ön Takı : (bir şeyin)

izini kaybetmek
Anlamı:

1. bir kimse hakkında bilgi alamamak


izinli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İzin alarak belli bir süre için bir yerden ayrılmış, mezun

2. Yetkilendirilmiş

3. İzin alınan

Örnek:

1. Bu gece beş, on para çıkarırsan izinli gecemde papaz uçururuz.

1. Bu gece beş, on para çıkarırsan izinli gecemde papaz uçururuz.

4. İzin verilmiş

Örnek:

1. Ölebilseydim, ölmeye izinli olsaydım, boynumda bir ip, ayaklarımı yerden kesmek şekliyle ve en korkunç iradeyle ölmeye kadar gidebilirdim.

1. Ölebilseydim, ölmeye izinli olsaydım, boynumda bir ip, ayaklarımı yerden kesmek şekliyle ve en korkunç iradeyle ölmeye kadar gidebilirdim.


izinli çıkmak
Anlamı:

1. izin alarak belli bir süre için bir yerden ayrılmak

Örnek:

1. İlk bakışta bana izinli çıkmış bir hasta bakıcı gibi göründü.

1. İlk bakışta bana izinli çıkmış bir hasta bakıcı gibi göründü.


izinli saymak
Anlamı:

1. izin vermek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir işte ayrı tutmak


izinlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İzinli olma durumu


izinname
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bırakma veya çıkarma kâğıdı

2. Bir nikâhın kıyılması için kadı tarafından verilen izin kâğıdı

Örnek:

1. Bir izinname çıkacak, iki imam beş on mecidiye alıp nikâh kıyacaklar.

1. Bir izinname çıkacak, iki imam beş on mecidiye alıp nikâh kıyacaklar.


Lisan : Arapça iẕn + Farsça nāme

Telaffuz : izinna:me

izinsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ceza olarak hafta sonu veya tatil günü çıkmasına izin verilmeyen (asker veya yatılı öğrenci)

Örnek:

1. Hemen her cumartesi, ya izinsiz kalıyorsun ya arkadaş toplantısına gidiyorsun.

1. Hemen her cumartesi, ya izinsiz kalıyorsun ya arkadaş toplantısına gidiyorsun.

2. isim , isim , isim , isim , Bu cezanın adı

Örnek:

1. Ben izinsizden daha az korkardım çünkü onun karşılığı sekiz aferindir.

1. Ben izinsizden daha az korkardım çünkü onun karşılığı sekiz aferindir.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , İzin almadan

Örnek:

1. İzinsiz dışarı çıkılmaz.

1. İzinsiz dışarı çıkılmaz.


izinsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İzinsiz olma durumu