Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
iskandil etmek
Anlamı:

1. deniz derinliğini ölçmek

2. soruşturmak, araştırmak

Örnek:

1. Evde kimsenin olmadığını telefonla iskandil ediyorlarmış diyor Bedri.

1. Evde kimsenin olmadığını telefonla iskandil ediyorlarmış diyor Bedri.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir işin içyüzünü araştırmak, bilgi toplamak

4. argo , argo , argo , argo , gözetlemek

Örnek:

1. Cevizlerin altını iskandil ederek böğürtlen yığınının gölgesine sığındı.

1. Cevizlerin altını iskandil ederek böğürtlen yığınının gölgesine sığındı.


İskandinav

İlgili Kelimeler:

İskandinav dilleri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuzey Avrupa yarımadalarının bütünü

2. İskandinavyalı


Özel: Evet

İskandinav dilleri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Germen dillerinin kuzey kolundaki diller


Özel: Evet

İskandinavyalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya'da oturan halk ve bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

ıskarça
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Kalabalık liman

2. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Bir limanın gemilerle dolu olması durumu

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir şeyi tıka basa doldurma


Lisan : İtalyanca scarso

ıskarmoz

İlgili Kelimeler:

adi ıskarmoz

Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı

2. Kürek takmak için kayık ve sandalın yan kenarına dikine yerleştirilmiş ağaç çubuk


Lisan : Rumca

ıskarmoz
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Vücudu yuvarlak, uzunca, pullu, burnu sivri, küçük palamut boyunda bir balık (Sphyraena sphyraena)


Lisan : Rumca

iskarpela
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahta, metal veya taşı işlemeye yarayan çelik araç


Lisan : İtalyanca scarpello

Telaffuz : l ince okunur

iskarpin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ökçeli, konçsuz ayakkabı

Örnek:

1. Bu arada iskarpininin teki kuyuya düşer.

1. Bu arada iskarpininin teki kuyuya düşer.


Lisan : Fransızca escarpin

ıskarta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı iskambil oyunlarında kullanılması gerekmediğinden bir yana bırakılan kâğıtlar

2. Herhangi bir nedenle değerini yitirmiş mal

Örnek:

1. Fakat öyle ki ıskartaya verdiği fiyat da öbür firmaların verdiği fiyattan yüksekti.

1. Fakat öyle ki ıskartaya verdiği fiyat da öbür firmaların verdiği fiyattan yüksekti.


Lisan : İtalyanca scarto

Telaffuz : ıska'rta

ıskartaya çıkarmak (veya ayırmak)
Anlamı:

1. değersiz bularak bir yana atmak, işe yaramadığı için ayırıp bir yana koymak

Örnek:

1. Sekiz balya tütününden bir ya da iki balyasını ıskartaya ayırabileceklerini aklından geçirmeye başladı eksperlerin.

1. Sekiz balya tütününden bir ya da iki balyasını ıskartaya ayırabileceklerini aklından geçirmeye başladı eksperlerin.

2. Orada, kim bilir neden ve nasıl, işe yaramaz diye ıskartaya çıkardığı bir sürü film tepeleme yığılı.

2. Orada, kim bilir neden ve nasıl, işe yaramaz diye ıskartaya çıkardığı bir sürü film tepeleme yığılı.


iskarto
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapağı kırıntısı


Lisan : İtalyanca scorto

ıskat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düşürme, aşağı atma

2. Düşürülme

3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka


Lisan : Arapça isḳāṭ

Telaffuz : ıska:tı

ıskatçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Iskat verilen kimse

Örnek:

1. Cenazenin levazımına, hazırlanmasına, ıskatçılara para verdiği için ağırca davranıyor.

1. Cenazenin levazımına, hazırlanmasına, ıskatçılara para verdiği için ağırca davranıyor.


ıskatçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Iskatçı olma durumu


iskele

İlgili Kelimeler:

iskele alabanda, iskele babası, iskele kelepçesi, iskele kuşu, sürme iskele, ip iskelesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer

Örnek:

1. Vapurdan indi, iskeleye çıkar çıkmaz etrafına bakındı.

1. Vapurdan indi, iskeleye çıkar çıkmaz etrafına bakındı.

2. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven

Örnek:

1. Oturduğu yerden kalkıyor, iskele zincirine uzanan eli, iskele tabanına basan ayağı, kendini çekiyor yukarı.

1. Oturduğu yerden kalkıyor, iskele zincirine uzanan eli, iskele tabanına basan ayağı, kendini çekiyor yukarı.

3. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba

4. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı

Örnek:

1. Mudanya, Bursa'nın iskelesidir.

1. Mudanya, Bursa'nın iskelesidir.

5. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı

6. Geminin sol yanı

7. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı


Lisan : İtalyanca scala

Telaffuz : iske'le

iskele alabanda
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , Dümeni sol yana doğru sonuna kadar çevirme komutu


iskele almak
Anlamı:

1. gemi merdivenleri kaldırılıp harekete hazırlanmak

2. argo , argo , argo , argo , bir erkek, bir kadına sarkıntılık etmek


iskele babası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanaşan gemileri bağlamak için rıhtıma konmuş dökme demir veya betondan silindir

2. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , İşe yaramaz, sorumsuz


iskele kelepçesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnşaatın dış yüzeyine kurulan iskeleyi birbirine bağlamaya yarayan bağlantı parçaları


iskele kuşu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yalıçapkını

Örnek:

1. Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım.

1. Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım.


iskelet

İlgili Kelimeler:

iskelet mobilya, gemi iskeleti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih

Örnek:

1. Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu.

1. Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu.

2. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyi oluşturan temel çatı

Örnek:

1. Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi.

1. Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir eserin genel planı

Örnek:

1. Bir romanın iskeleti.

1. Bir romanın iskeleti.

5. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok zayıf

6. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kuru, çıplak

Örnek:

1. Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik.

1. Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik.


Lisan : Fransızca squelette

iskelet gibi
Anlamı:

1. çok zayıf


iskelet mobilya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oturma grubuna giren koltuk, kanepe, sandalye, kolçaklı sandalye, sallanan koltuk vb. mobilyanın masif ağaç malzemeden yapılan esas taşıyıcı kısımları


iskelete dönmek
Anlamı:

1. çok zayıflamak