Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ışıkçı
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Sinema filmlerinin çekiminde veya tiyatro, opera, bale vb. gösteri sanatlarında sahnenin aydınlatılması için gerekli ışık ve elektrik işlemini düzenleyip yapan kimse


ışıkçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işıkçının yaptığı iş


ışıkkesen
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Karanlık odalara girip çıkarken bu yerlere ışık sızmasını önleyen düzen


Telaffuz : ışı'kkesen

ışıklama
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Çevirim sırasında, aydınlatılmış olan konunun görüntüsünün duyar kat üzerine belirli bir süre düşerek etkilemesi


ışıklandırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işıklandırılmak işi


ışıklandırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Işıklandırma işi yapılmak veya ışıklanması sağlanmak


ışıklandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aydınlatma

Örnek:

1. Anıtkabir'in ışıklandırma düzeni.

1. Anıtkabir'in ışıklandırma düzeni.


ışıklandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Aydınlatmak


ışıklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işıklanmak işi


ışıklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak

Örnek:

1. Bahçeye bir gölge düştü ama çok durmadı, ortalık yine ışıklandı.

1. Bahçeye bir gölge düştü ama çok durmadı, ortalık yine ışıklandı.


ışıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani, ziyalı, ziyadar

Örnek:

1. Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor.

1. Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu

Örnek:

1. Kadınınsa güzel yüzü dökülüyor önüne, kocasından uzaklaşıyor, ışıklı gözleri doluyor, dudağı titriyor giderek.

1. Kadınınsa güzel yüzü dökülüyor önüne, kocasından uzaklaşıyor, ışıklı gözleri doluyor, dudağı titriyor giderek.


ışıklılık
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir optik cihazda, cisme çıplak gözle veya cihazla bakıldığında ağ tabakadaki birim yüzeyi etkileyen ışık miktarları arasındaki oran


ışıkölçer
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Işık şiddetini veya enerjisini ölçen araç, fotometre

2. Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde kullanılan araç, fotometre


Telaffuz : ışı'kölçer

ışıksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Işığı olmayan, ziyasız, karanlık

Örnek:

1. Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi.

1. Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi.


ışıksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işıksız olma durumu, ziyasızlık

Örnek:

1. Oradaki karanlık ışıksızlıktan gelme maddi bir karanlık değil.

1. Oradaki karanlık ışıksızlıktan gelme maddi bir karanlık değil.


ısıl

İlgili Kelimeler:

ısıl işlem

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Isı ile, sıcaklıkla ilgili, termik


ışıl

İlgili Kelimeler:

ışıl ışıl, ışıl küf, florışıl, fosforışıl, gazışıl

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Işıklı

2. Işıldayan, parlak

Örnek:

1. Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar.

1. Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar.


ışıl ışıl
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parıltılı, ışıltılı

Örnek:

1. Tiyatronun ışıl ışıl fuayesinde içeri doğru yürürken babam koluna girmemi istemişti.

1. Tiyatronun ışıl ışıl fuayesinde içeri doğru yürürken babam koluna girmemi istemişti.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Titrek ve parlak ışık saçarak


ışıl ışıl yanmak
Anlamı:

1. parlamak

Örnek:

1. Gözleri ışıl ışıl yanan bir kara kedi gibi pusudaydı.

1. Gözleri ışıl ışıl yanan bir kara kedi gibi pusudaydı.


ısıl işlem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzun zaman özelliklerinin bozulmadan korunmasını sağlamak amacıyla bir ısı uygulayarak yapılan besinleri kurutma işlemi


ışıl küf
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sığır, domuz ve insanlarda ışıl küflüce hastalığına yol açan, ışıl küflerin örnek türü olan asalak mantar (Actinomyces bovis)


ışıl küfler
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda asalak yaşayan tallı bitkiler takımı


ışıl küflüce
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışıl küflerden ileri gelen ve insanlara da bulaşabilen ilkel mantar hastalığı


ışılak
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Parıltı


ışılama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Işılamak durumu veya biçimi