92406 kayıt bulundu.
ıraksak mercek
1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Birbirinden gittikçe uzaklaşan (ışınlar, çizgiler)
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Üzerine düşen birbirine paralel ışınları yanlara doğru kırarak birbirinden uzaklaştıran mercek
1. isim , isim , isim , isim , Iraksamak işi, istibat
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Iraksak olma durumu
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin gerçekleşmesini uzak görmek, olacağına pek inanmamak, istibat etmek
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Uzak bulmak
1. -i , -i , -i , -i , Belirli bir ıra ile belirtmek, karakterize etmek
1. Düşkünlere yardım Türk'ü ıralayan bir erdemdir.
1. Düşkünlere yardım Türk'ü ıralayan bir erdemdir.
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak
1. Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım
1. Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım
1. isim , isim , isim , isim , İran dili ve kültürü ile uğraşan kimse
Özel: Evet
Lisan : Fransızca iranist
Telaffuz : i:ranist
1. isim , isim , isim , isim , İran dili ve kültürü araştırmaları
Özel: Evet
Lisan : Fransızca iranistique
Telaffuz : i:ranistik
1. isim , isim , isim , isim , İran halkından veya bu halkın soyundan olan kimse, Acem
Özel: Evet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , `Hiçbir değeri ve önemi yok` anlamındaki irapta mahalli yok ve iraptan mahalsiz deyimlerinde geçen bir söz
1. Bulgurlu, buranın az öteciğine sığınmış, iraptan mahalsiz bir mahalle.
1. Bulgurlu, buranın az öteciğine sığınmış, iraptan mahalsiz bir mahalle.
Lisan : Arapça iʿrāb
Telaffuz : i:ra:bı
iradımesel
1. isim , isim , isim , isim , Gelir
1. Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir.
1. Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir.
2. Gelir getiren mülk
1. Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu.
1. Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu.
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Söyleme
Lisan : Arapça īrād
Telaffuz : i:ra:dı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Eski biçimine sokma, çevirme
2. Döndürme
3. kimya , kimya , matematik , matematik , kimya , kimya , matematik , matematik , İndirgeme
Lisan : Arapça ircāʿ
Telaffuz : irca:
1. eski biçime sokmak, çevirmek, döndürmek
1. Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için, özüne irca etmek ve onu gözden kaçırmamak lazımdır.
1. Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için, özüne irca etmek ve onu gözden kaçırmamak lazımdır.
2. kimya , kimya , matematik , matematik , kimya , kimya , matematik , matematik , indirgemek
1. -i , -i , -i , -i , Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer incelemek, araştırmak, tetkik ve tetebbu etmek, mütalaa etmek
1. Tanpınar sanki gördüğü, irdelediği konuları, sorunları bize bir an önce iletmek istiyor.
1. Tanpınar sanki gördüğü, irdelediği konuları, sorunları bize bir an önce iletmek istiyor.
1. isim , isim , isim , isim , İrdelenmek işi
1. Bu sorunun içinde, futbolumuz dâhil, irdelenmesi gerekli pek çok şey var.
1. Bu sorunun içinde, futbolumuz dâhil, irdelenmesi gerekli pek çok şey var.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İrdeleme işine konu olmak
1. Erkeklik, yiğitlik kavramının ters yüz edilmesi irdelenmedi.
1. Erkeklik, yiğitlik kavramının ters yüz edilmesi irdelenmedi.