92406 kayıt bulundu.
1. yalnız ... üzerine olmak, yalnız ... için olmak, -den dışarı çıkmamak, bir şeyle sınırlanmak
1. Yetki kanununa karşı gençlerin giriştiği kampanya sade Berlin'e inhisar etmiyor.
1. Yetki kanununa karşı gençlerin giriştiği kampanya sade Berlin'e inhisar etmiyor.
2. verilmek, tanınmak
1. Söz hürriyeti şu kürsüye inhisar etmiş bulunuyordu, yarın buradan konuşmak hakkından da mahrum olacağız.
1. Söz hürriyeti şu kürsüye inhisar etmiş bulunuyordu, yarın buradan konuşmak hakkından da mahrum olacağız.
1. isim , isim , isim , isim , Tekelci
1. Bu büyüklü küçüklü insanların birbirlerine düşkünlüğü, tek taraflı, inhisarcı bir sevgi ve alaka değildi.
1. Bu büyüklü küçüklü insanların birbirlerine düşkünlüğü, tek taraflı, inhisarcı bir sevgi ve alaka değildi.
1. tekelinde olmak
1. Vatanperverlik kimsenin inhisarında değildir.
1. Vatanperverlik kimsenin inhisarında değildir.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Son bulma, yıkılıp dağılma
1. Yükselmeyen düşer / Ya terakki ya inhitat
1. Yükselmeyen düşer / Ya terakki ya inhitat
2. Güçten düşme, inginlik, yaşlanma
1. Evvelce pek meşhurken artık sesinin bozulmaya başladığı, inhitat zamanlarına geldiği söylenirdi.
1. Evvelce pek meşhurken artık sesinin bozulmaya başladığı, inhitat zamanlarına geldiği söylenirdi.
Lisan : Arapça inḥiṭāṭ
Telaffuz : inhita:tı
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kayın (II)
inik deniz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnmiş, indirilmiş
1. Pencere perdeleri hep inikti.
1. Pencere perdeleri hep inikti.
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Gelgit sırasında sular çekildiğinde denizin durumu
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Yansı
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yankı
3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Piyasada tepki veya etki
Lisan : Arapça inʿikās
Telaffuz : inikâ:sı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Toplanma, birleşim
2. Anlaşma, kararlaştırma
Lisan : Arapça inʿiḳād
Telaffuz : inika:dı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İnlemek
1. Saat acı bir sesle çınladı ve inildedi / Ve benim boynu bükük ömrüm kaldı yarına
1. Saat acı bir sesle çınladı ve inildedi / Ve benim boynu bükük ömrüm kaldı yarına
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İnme işi yapılmak
1. İstanbul'a vapurla, parayla inilir.
1. İstanbul'a vapurla, parayla inilir.
1. isim , isim , isim , isim , İnleme sırasında çıkan sesin adı
1. Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu.
1. Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Sürekli olarak inlemek, çok sıkıntıda olmak` anlamlarındaki inim inim inlemek ve `birini büyük sıkıntıya sokmak` anlamındaki inim inim inletmek deyimlerinde geçen bir söz
1. Bunlardan çekmediğim kalmadı, beni inim inim inlettiler.
1. Bunlardan çekmediğim kalmadı, beni inim inim inlettiler.
2. İnim inim inleyerek sağa sola dönerken rengi büsbütün sararıyor.
2. İnim inim inleyerek sağa sola dönerken rengi büsbütün sararıyor.
iniş aşağı, iniş çıkış, iniş takımları, yumuşak iniş
1. isim , isim , isim , isim , İnme işi
2. Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı
1. İnişte yol uzadıkça uzadı.
1. İnişte yol uzadıkça uzadı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerileyiş, çöküş
4. spor , spor , spor , spor , Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu
1. isim , isim , isim , isim , Engebe
1. Kişiliklerinin tüm girdisi çıktısı, inişi çıkışı, özü özeti orada toplanır.
1. Kişiliklerinin tüm girdisi çıktısı, inişi çıkışı, özü özeti orada toplanır.