92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Öncecilik, üstünlük
2. Karar verme yetkisi
3. Gerekli kararları almayı bilen kişinin niteliği
Lisan : Fransızca initiative
1. karar verme yetkisini kullanmak
1. Bu kurnaz dilenci böylece inisiyatifi göstermelik de olsa eline alıp sağa sola emirler vermeye başladı.
1. Bu kurnaz dilenci böylece inisiyatifi göstermelik de olsa eline alıp sağa sola emirler vermeye başladı.
inişli çıkışlı, inişli yokuşlu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnişi olan, bayır aşağı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hem inişi hem çıkışı olan (yol), inişli yokuşlu
1. isim , isim , isim , isim , İlk satırın ilk harfinin büyük puntoda ve süslü yazılarla dizilme işlemi
Lisan : Fransızca initial
1. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Çabucak veya kısa sürede inmek
1. İniverdik uyumuşların önüne karadan gemilerle / Kesildiler serapa nur, serapa hayret
1. İniverdik uyumuşların önüne karadan gemilerle / Kesildiler serapa nur, serapa hayret
Telaffuz : ini'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
2. Kabul etmeme, tanımama
Lisan : Arapça inkār
Telaffuz : inkâ:rı
1. yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini, görmediğini söylemek, yaptığını saklamak, yadsımak
1. Yine insanlar fenalar elinde esir olacak, çalışmanın faziletini, birçok adamlar inkâr edecek.
1. Yine insanlar fenalar elinde esir olacak, çalışmanın faziletini, birçok adamlar inkâr edecek.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Toplanma, büzülme
2. Sıkıntı, keder
3. Kabız
Lisan : Arapça inḳibāż
Telaffuz : inkıba:zı
1. isim , isim , isim , isim , Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim, reform
1. Yazı inkılabı.
1. Yazı inkılabı.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm
1. Münevver Türk kadını inkılaptan çok evvel çarşafı atmış ve kaçgöçü kaldırmıştı.
1. Münevver Türk kadını inkılaptan çok evvel çarşafı atmış ve kaçgöçü kaldırmıştı.
Lisan : Arapça inḳilāb
Telaffuz : inkıla:bı, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , İnkılap yanlısı kimse
1. Hiçbir şeye inanmayan, ne inkılapçı ne muhafazakâr ne âlim ne şair olabilir.
1. Hiçbir şeye inanmayan, ne inkılapçı ne muhafazakâr ne âlim ne şair olabilir.
2. İnkılap yapan kimse
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Batma, dağılma, çöküş, yok olma, son bulma
1. Taksim, hicret ve inkırazla harp arasında bırakıldık.
1. Taksim, hicret ve inkırazla harp arasında bırakıldık.
Lisan : Arapça inḳirāż
Telaffuz : inkıra:zı
1. çökmek, dağılmak
1. O zaman da bozgun ve inkıraz geldi, çattı.
1. O zaman da bozgun ve inkıraz geldi, çattı.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gelişme, gelişim
1. Kocam, hadiselerin inkişafını beklemek lazımdır, diyor.
1. Kocam, hadiselerin inkişafını beklemek lazımdır, diyor.
2. Meydana çıkma, aşikâr olma
3. matematik , matematik , matematik , matematik , Açınım
Lisan : Arapça inkişāf
Telaffuz : inkişa:fı
1. gelişmek
1. Yazıya istidadım epeyce inkişaf etmişti.
1. Yazıya istidadım epeyce inkişaf etmişti.