inhisar etmek

Anlamı:

1. yalnız ... üzerine olmak, yalnız ... için olmak, -den dışarı çıkmamak, bir şeyle sınırlanmak

Örnek:

1. Yetki kanununa karşı gençlerin giriştiği kampanya sade Berlin'e inhisar etmiyor.

1. Yetki kanununa karşı gençlerin giriştiği kampanya sade Berlin'e inhisar etmiyor.

2. verilmek, tanınmak

Örnek:

1. Söz hürriyeti şu kürsüye inhisar etmiş bulunuyordu, yarın buradan konuşmak hakkından da mahrum olacağız.

1. Söz hürriyeti şu kürsüye inhisar etmiş bulunuyordu, yarın buradan konuşmak hakkından da mahrum olacağız.