Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
imamet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İmamlık

Örnek:

1. Bu zaman zarfında Bedri'yi yetiştiremezsem imamet elden gider, biz açlıktan ölürüz.

1. Bu zaman zarfında Bedri'yi yetiştiremezsem imamet elden gider, biz açlıktan ölürüz.


Lisan : Arapça imāmet

Telaffuz : ima:met

imamevi
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kadınlara özgü cezaevi


Telaffuz : ima'mevi

imamın abdest suyu gibi
Anlamı:

1. soğuk veya sıcak olması gerekirken ılık olan içecekler için kullanılan bir söz


imamkayığı
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Tabut


Telaffuz : ima'mkayığı

imamkayığına binmek
Anlamı:

1. ölü tabut içinde veya sal üzerinde mezarlığa götürülmek


imamlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmam olma durumu

2. İmamın görevi

Örnek:

1. Ne yapacağını şaşırdı. İmamlıktan atarlarsa diye korkuyor.

1. Ne yapacağını şaşırdı. İmamlıktan atarlarsa diye korkuyor.


İmamoğlu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adana iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ima'moğlu

imamsuyu
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Rakı

Örnek:

1. Üzüm suyuna, arpa suyuna, arada olmak şartıyla imamsuyuna yüzüm yoktur.

1. Üzüm suyuna, arpa suyuna, arada olmak şartıyla imamsuyuna yüzüm yoktur.


iman

İlgili Kelimeler:

iman sahibi, iman tahtası

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , İnanç

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güçlü inanç, inan

Örnek:

1. Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu.

1. Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu.


Lisan : Arapça īmān

Telaffuz : i:ma:nı

iman etmek
Anlamı:

1. Tanrı'ya inanmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , güçlü bir inanç duymak


iman getirmek
Anlamı:

1. gönül rızasıyla Müslümanlığı kabul etmek

2. yürekten inanmak

Örnek:

1. Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız.

1. Onun özveri, alçak gönüllülük taşan yüzünü görünce hayatın sadece bir para çekişmesi olmadığına iman getirir, ferahlardınız.


iman sahibi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnanmış, iman etmiş (kimse)


iman tahtası
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Göğüs kemiği

Örnek:

1. Sanki onların göğüsleri içindeki kalptir de bizim iman tahtalarımızın altındaki külde pişmiş ferik elması!

1. Sanki onların göğüsleri içindeki kalptir de bizim iman tahtalarımızın altındaki külde pişmiş ferik elması!


imana gelmek
Anlamı:

1. Müslümanlığı kabul etmek

2. en sonunda doğruyu söylemek

3. sonradan bir şeyi kabul edip uymak


imana getirmek
Anlamı:

1. Müslümanlığı kabul ettirmek

2. istenilen biçimde davranmayı zorla kabul ettirmek

Örnek:

1. Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi.

1. Müslüman olmadan varmayacağını anlayınca kırkyıllık kart gâvuru imana getirdi.


imanı gevremek
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , (imanı) çok yorulmak veya sıkıntı çekmek

Örnek:

1. Bütün gün çalışmaktan imanımız gevremiş, kurt gibi acıkmışız.

1. Bütün gün çalışmaktan imanımız gevremiş, kurt gibi acıkmışız.


imanı yok
Anlamı:

1. (imanı) acımasız, insafsız

2. kahrolası!


imanım
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , (imanım) `kardeş, arkadaş` anlamında kullanılan bir seslenme sözü


imanına kadar
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , (imanına) ağzına kadar, son kertesine kadar, tıka basa, alabildiğince


imaniye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , İnancılık


Lisan : Arapça īmāniyye

Telaffuz : i:ma:niye

imanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İmanı olan, inançlı, mutekit

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İnsaflı, vicdanlı


imanlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İmanlı bir biçimde


Telaffuz : imanlı'ca

imanlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmanlı olma durumu


imansız

İlgili Kelimeler:

imansız peynir

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnançsız

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İnsafsız, acımasız


imansız gitmek
Anlamı:

1. Tanrı'ya inanmadan ölmek