92406 kayıt bulundu.
hudut boyu, hudut dışı
1. isim , isim , isim , isim , Sınır
1. Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben
1. Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uç, son
Lisan : Arapça ḥudūd
Telaffuz : hudu:du
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınırsız
1. Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim.
1. Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim.
1. isim , isim , isim , isim , Sınırsızlık
1. Babaya karşı sevginin hudutsuzluğunu bu çocukta gördüm.
1. Babaya karşı sevginin hudutsuzluğunu bu çocukta gördüm.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi
1. İlkin başlarını sokacakları bir kerpiç huğ yaptılar.
1. İlkin başlarını sokacakları bir kerpiç huğ yaptılar.
1. -e , -e , -e , -e , Hükmetme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Hükmetmeye gücü yetmek
3. Hükmetme becerisi bulunmak
Telaffuz : hü'kmedebilmek
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hakem kararıyla
1. Pehlivan hükmen galip ilan edildi.
1. Pehlivan hükmen galip ilan edildi.
2. Verilen karara göre, karar gereği
Lisan : Arapça ḥukmen
Telaffuz : hü'kmen
1. -e , -e , -e , -e , Egemenliği altında bulundurmak
2. Düşünme veya yargılama sonunda bir kanıya varmak
1. Gözlerimi açtığım zaman odamı loş görünce akşam olduğuna hükmettim.
1. Gözlerimi açtığım zaman odamı loş görünce akşam olduğuna hükmettim.
3. Aklına esmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseye veya topluluğa sözünü geçirmek
1. Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu.
1. Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu.
Lisan : Arapça ḥukm + Türkçe etmek
Telaffuz : hü'kmetmek
hükmi şahsiyet
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Tüzel
Lisan : Arapça ḥukmī
Telaffuz : hükmi:
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hüküm verilmek
Lisan : Arapça ḥukm + Türkçe olunmak
Telaffuz : hü'kmolunmak
1. gücü yetmek, sözü geçmek
1. Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur
1. Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur
2. geçerli, etkili durumunu yitirmek
1. Soğukların hükmü geçti.
1. Soğukların hükmü geçti.
1. para ile dilediğini yapabilme gücünü kazanmak
1. Ulan! Parama geçer hükmüm diye bağırdı. Getir diyorum iki okka ekmek.
1. Ulan! Parama geçer hükmüm diye bağırdı. Getir diyorum iki okka ekmek.
1. değerinde olmak
1. Kaynata, baba hükmündedir.
1. Kaynata, baba hükmündedir.
2. yerinde olmak, yerine geçmek
Ön Takı : (...)