92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sopa, değnek
1. Azgın dalgalar saman çöpü gibi dağıtır salın hezenlerini.
1. Azgın dalgalar saman çöpü gibi dağıtır salın hezenlerini.
1. isim , isim , isim , isim , Saçmalama
1. Hiddetlenince hezeyana başladı.
1. Hiddetlenince hezeyana başladı.
2. Sayıklama
1. Ne ise zavallı kız canını kurtarmış fakat aylarca hezeyan içinde yaşamıştı.
1. Ne ise zavallı kız canını kurtarmış fakat aylarca hezeyan içinde yaşamıştı.
3. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Sabuklanma
Lisan : Arapça heẕeyān
Telaffuz : hezeya:nı
1. saçmalamak
1. A uzun ettin ama; iki satır yazı istedik, bir çuval hezeyan ettin.
1. A uzun ettin ama; iki satır yazı istedik, bir çuval hezeyan ettin.
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Hezel türünde yazılmış şiirler
Lisan : Arapça hezliyyāt
Telaffuz : hezliya:tı
1. isim , isim , isim , isim , Melez
2. teknoloji , teknoloji , teknoloji , teknoloji , İki farklı güç kaynağının bir arada bulunması
Lisan : Fransızca hybride
hiçbir, hiçbiri, hiç kimse, hiç yoktan, heple hiç ilkesi
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz
1. Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın.
1. Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın.
2. Soru cümlelerinde belirsiz bir zamanı anlatan bir söz
1. Hiç ava gittiniz mi?
1. Hiç ava gittiniz mi?
3. Bir soruya açık bir cevap verilmek istenmediğinde cevap cümlesinin başına getirilen bir söz
1. Ne gördün? -Hiç.
1. Ne gördün? -Hiç.
4. isim , isim , isim , isim , Boş, değersiz, önemsiz olan şey veya kimse
1. Bir hiç için darıldı. O benim gözümde hiçtir.
1. Bir hiç için darıldı. O benim gözümde hiçtir.
Lisan : Farsça hīç
1. kesinlikle, katiyen
1. Dersleri hiç de iyi değil.
1. Dersleri hiç de iyi değil.
1. asla, kesinlikle
1. -Küçük tıpkı dedesi. -Hiç değil.
1. -Küçük tıpkı dedesi. -Hiç değil.
1. önemli olmasa bile, başka bir şey olmasa bile
1. Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil.
1. Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil.
2. en azından
1. Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana zıt olacaktır.
1. Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana zıt olacaktır.
3. bari
1. İnsan hiç olmazsa arada bir uğrar / Böyle ihmalci değildin önceleri
1. İnsan hiç olmazsa arada bir uğrar / Böyle ihmalci değildin önceleri
1. kesinlikle
1. İstanbul'a tayinimi yaptırdım, hiç mi hiç karışmadılar.
1. İstanbul'a tayinimi yaptırdım, hiç mi hiç karışmadılar.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Hiçbir sebep veya zorunluluk yokken, sebepsiz olarak
1. İki mahpus baş başa verip konuştuktan sonra hiç yoktan bir kavga çıkardılar, Emine'yi bir iyi dövdüler.
1. İki mahpus baş başa verip konuştuktan sonra hiç yoktan bir kavga çıkardılar, Emine'yi bir iyi dövdüler.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Utanma, utanç, sıkılma
1. Ve Rabia'nın hicabından taze yanakları gene eski nadide bir şarap gibi lal rengini alıvermişti.
1. Ve Rabia'nın hicabından taze yanakları gene eski nadide bir şarap gibi lal rengini alıvermişti.
2. Perde
1. Sensin bize bizden yakın / Görünmezsin hicap nedir?
1. Sensin bize bizden yakın / Görünmezsin hicap nedir?
Lisan : Arapça ḥicāb
Telaffuz : hica:bı
1. utanmak
1. Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye
1. Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam
2. Klasik Türk müziğinde do diyez notasını andıran perde
Lisan : Arapça ḥicāz
kürdilihicazkâr
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde rast perdesinde karar kılan bir makam
Lisan : Arapça ḥicāz + Farsça -kār
Telaffuz : hicazkâ:rı