92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , sıfat , sıfat , hukuk , hukuk , Vatansız
Lisan : Almanca heimatlos
1. uğursuz sayılacak bir olay için kullanılan bir söz
1. Bu hayra alamet değil, dedi vali, etrafındakilere.
1. Bu hayra alamet değil, dedi vali, etrafındakilere.
1. rüya veya olayı iyi bir durumun belirtisi saymak
1. Aslına bakılırsa aktör olmayı rüyasında görse hayra yormazdı.
1. Aslına bakılırsa aktör olmayı rüyasında görse hayra yormazdı.
1. isim , isim , isim , isim , Tekirdağ iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : hayra'bolu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse)
1. El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı.
1. El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı.
Lisan : Arapça ḥayrān
1. hayranlık duygusu uyandırmak, çok beğenilmek
1. Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafızamıza, nüktelerimize onları hayran ederdik.
1. Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafızamıza, nüktelerimize onları hayran ederdik.
1. çok beğenmek
1. Birkaç defa görüşmüş, mimarideki fikirlerine, zevklerine, görüşlerine hayran olmuştum.
1. Birkaç defa görüşmüş, mimarideki fikirlerine, zevklerine, görüşlerine hayran olmuştum.
1. isim , isim , isim , isim , Hayran olma durumu
1. Sıcak bir ekmek gibi bölünebildiğini görünce artmış hayranlığımız.
1. Sıcak bir ekmek gibi bölünebildiğini görünce artmış hayranlığımız.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tutku, aşırı istek
1. Gençliğin, hiç olmazsa gençliğin ruhundan bu mal, bu süs, bu lüks hayranlığını sökelim.
1. Gençliğin, hiç olmazsa gençliğin ruhundan bu mal, bu süs, bu lüks hayranlığını sökelim.
1. çok beğenmek, tutkuyla bağlanmak
1. Her zaman, uyumayı düşündüğü anla uykuya dalması bir olan yapısına hayranlık duymuşumdur.
1. Her zaman, uyumayı düşündüğü anla uykuya dalması bir olan yapısına hayranlık duymuşumdur.
hademeihayrat
1. isim , isim , isim , isim , Sevap kazanmak için yapılan iyilik
1. Küçük bir hayrat çeşmesinin başındaydı.
1. Küçük bir hayrat çeşmesinin başındaydı.
2. Halkın yararlanması için yapılan okul, çeşme, hastane vb. yapı
1. Cami ve mescitlerden başka mektebinden hastanesine kadar her türlü hayratla bu şehri süslemeye çalışıyordu.
1. Cami ve mescitlerden başka mektebinden hastanesine kadar her türlü hayratla bu şehri süslemeye çalışıyordu.
Lisan : Arapça ḫayrāt
Telaffuz : hayra:tı
1. isim , isim , isim , isim , Trabzon iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ha'yrat
1. isim , isim , isim , isim , Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
1. Konducu kadınların hayret içinde bakıştıklarını görüp zamanı unuttu.
1. Konducu kadınların hayret içinde bakıştıklarını görüp zamanı unuttu.
2. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
1. Hayret! Bu tür yakıştırmalardan tüylerimin diken diken olduğunu sanırdım.
1. Hayret! Bu tür yakıştırmalardan tüylerimin diken diken olduğunu sanırdım.
Lisan : Arapça ḥayret
1. şaşmak, şaşırmak, şaşakalmak
1. Bunları oyuncak sanır ve niçin satmadığına hayret ederdi.
1. Bunları oyuncak sanır ve niçin satmadığına hayret ederdi.
1. şaşakalmak, şaşırmak
1. Vaktiyle Göksel bile bu soğukkanlılığım karşısında hayrete düşmüştü.
1. Vaktiyle Göksel bile bu soğukkanlılığım karşısında hayrete düşmüştü.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Şaşkın bir biçimde
1. Eğer mektubun muhtevası aynıyla vaki ise okuyucumun bu iki suali büyük bir hayretle sormakta hakkı var.
1. Eğer mektubun muhtevası aynıyla vaki ise okuyucumun bu iki suali büyük bir hayretle sormakta hakkı var.
Telaffuz : hayre'tle
1. -e , -e , -e , -e , Yararı olmak
Lisan : Arapça ḫayr + Türkçe etmek
Telaffuz : ha'yretmek
1. şaşakalmak, şaşırmak
1. İşin evveliyatını bilmeyen ırgatlar bu tariften bir şey anlayamamış, hayrette kalmışlardı.
1. İşin evveliyatını bilmeyen ırgatlar bu tariften bir şey anlayamamış, hayrette kalmışlardı.
1. iyiliği dokunmamak, yarar sağlamamak
1. Öğrencisine hayrı olmayan öğretmenin hiçbir şeye hayrı olmaz.
1. Öğrencisine hayrı olmayan öğretmenin hiçbir şeye hayrı olmaz.
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Ne var, ne oluyor` anlamında kullanılan bir söz
Telaffuz : ha'yrola
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hayırlı çocuk, hayırlı evlat
Lisan : Arapça ḫayr + ḫalef
Telaffuz : ha'yrulhalef