Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
havlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havlayabilmek işi


havlayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Havlama yeteneği bulunmak


havlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havlama işi


havlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Havı olan

Örnek:

1. Havlı kumaş.

1. Havlı kumaş.


havlıcan
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Zencefilgillerden, aynı adla anılan kök sapları baharat olarak kullanılan güzel kokulu bir bitki (Galanga officinalis)


Lisan : Farsça ḫavlencān

havlu

İlgili Kelimeler:

ayak havlusu, banyo havlusu, baş havlusu, el havlusu, mutfak havlusu, plaj havlusu, yüz havlusu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücudun çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarayan dokuma bez

Örnek:

1. Ayaklarını yıkadı, otelin havlusuyla kuruladı.

1. Ayaklarını yıkadı, otelin havlusuyla kuruladı.


havlu atmak
Anlamı:

1. spor , spor , spor , spor , çalıştırıcı, sporcusunun karşılaşmayı terk ettiğini bildirmek için ringe havlu fırlatmak

2. başarısızlığını kabul edip mücadeleyi bırakmak, pes etmek


havlucu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havlu dokuyan veya satan kimse


havluculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havlucunun yaptığı iş


havluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havlu asmak için özel olarak yapılmış araç, havlu asacağı

2. Banyolarda havluların konulduğu küçük dolap

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Havlu yapmaya elverişli olan (kumaş)


havra
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Sinagog

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok gürültülü yer

Örnek:

1. Madrid'de kahvehaneyi gördüm ki havradır / Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır

1. Madrid'de kahvehaneyi gördüm ki havradır / Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır


Lisan : İbranice

Telaffuz : ha'vra

Havran
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ha'vran

Havsa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Edirne iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ha'vsa

havsala

İlgili Kelimeler:

havsalası dar, havsalası geniş

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kuşun kursağı

2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Leğen

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zihnin bir şeyi anlama ve kavrama yetisi

Örnek:

1. Havsalasında olmadığı hâlde, karşısına çıkabilecek musibetleri öğrenmek için fal bakardı.

1. Havsalasında olmadığı hâlde, karşısına çıkabilecek musibetleri öğrenmek için fal bakardı.


Lisan : Arapça ḥavṣala

havsalası almamak
Anlamı:

1. aklı kabul edememek

Örnek:

1. Bir genç kızın evinden başka bir yerde sabahlamasını havsalası almıyormuş.

1. Bir genç kızın evinden başka bir yerde sabahlamasını havsalası almıyormuş.


havsalası dar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Anlama kabiliyeti olmayan, anlayışı kıt (kimse)

2. Hoşgörüsü olmayan (kimse)


havsalası geniş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Anlama kabiliyeti olan, anlayışlı (kimse)

2. Hoşgörülü (kimse)


havsalasına sığmamak
Anlamı:

1. aklı almamak, kavrayamamak

2. kabul edememek


havuç

İlgili Kelimeler:

havuç suyu, kum havucu, yaban havucu

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen, iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota)


Lisan : Farsça hevīc

havuç suyu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havuç meyvesinin sıkılması ile elde edilen meyve suyu


havut
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Deve semeri


Lisan : Farsça hāvut

havuz

İlgili Kelimeler:

yüzer havuz, çöktürme havuzu, kapalı yüzme havuzu, kum havuzu, sağlık havuzu, yüzme havuzu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton benzeri şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer

Örnek:

1. Ben havuzu seyrederken o giysileriyle içine dalardı.

1. Ben havuzu seyrederken o giysileriyle içine dalardı.

2. Kum, asit vb. konulan çukur yer

Örnek:

1. Kum havuzu.

1. Kum havuzu.

3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer

4. Bir amaç güdülerek farklı kaynaklardan gelen paranın ilgililere daha sonra paylaştırılmak üzere toplandığı belirli bir yer


Lisan : Arapça ḥavż

havuzcu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Otelde havuzla ilgili işlere bakan görevli

2. Havuz yapan kimse


havuzcuk
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , İdrar borularının böbrekle birleştikleri yerde huni biçimindeki genişlik


havuzculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Havuzcunun yaptığı iş