Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
haklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , halk ağzında , halk ağzında , İki taraf birbirine hakkını verip alacak verecekleri kalmamak, ödeşmek


haklayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haklayabilmek işi


haklayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Haklama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Haklamaya gücü yetmek


haklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hakka uygun, doğru, yerinde

Örnek:

1. Fakat aşkta ne hak ne haklı ne haksız ne de bir hakikat vardır.

1. Fakat aşkta ne hak ne haklı ne haksız ne de bir hakikat vardır.

2. Davası, iddiası, düşüncesi veya davranışı doğru ve adalete uygun olan (kimse)


haklı bulmak
Anlamı:

1. davasını, iddiasını, düşüncesini, davranışını doğru bulmak, yerinde görmek

Örnek:

1. Müdür onu haklı buldu.

1. Müdür onu haklı buldu.


haklı çıkmak
Anlamı:

1. davasının, iddiasının, düşüncesinin veya davranışının doğru olduğu anlaşılmak

Örnek:

1. Bu tartışmada o haklı çıktı.

1. Bu tartışmada o haklı çıktı.


haklı olmak
Anlamı:

1. davası, iddiası, davranışı, düşüncesi adalete uygun olmak

Örnek:

1. Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım.

1. Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım.


haklı söz, haksızı Bağdat'tan çevirir
Anlamı:

1. `doğru söz, yanlış yolda çok ilerlemiş kişiyi bile yola getirir` anlamında kullanılan bir söz


haklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haklı olma durumu

Örnek:

1. Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına.

1. Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına.


hakperest
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Haksever


Lisan : Arapça ḥaḳḳ + Farsça -perest

hakperestlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hakseverlik


haksever
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğru bildiği şeyden ayrılmayan (kimse), hakperest


Lisan : Arapça ḥaḳḳ + Türkçe sever

Telaffuz : ha'ksever

hakseverlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haksever olma durumu, hakperestlik


hakşinas
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Haktanır


Lisan : Arapça ḥaḳḳ + Farsça -şinās

hakşinaslık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haktanırlık


haksız

İlgili Kelimeler:

haksız yere

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hak ve adalete uygun olmayan

2. Davası, iddiası, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde olmayan (kimse)

Örnek:

1. Arkadaşınız bu işte haksızdır.

1. Arkadaşınız bu işte haksızdır.


haksız bulmak
Anlamı:

1. bir iddiayı, düşünceyi, davranışı doğru ve yerinde bulmamak


haksız yere
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Haksız olarak, hak etmediği hâlde


haksızca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hakka, adalete uymayan

Örnek:

1. Haksızca bir suçlama.

1. Haksızca bir suçlama.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (haksı'zca) Hakka, adalete uymayan biçimde, haksızcasına

Örnek:

1. Yanlış yere, haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı.

1. Yanlış yere, haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı.


haksızcasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Haksızca


Telaffuz : haksı'zcasına

haksızlığa uğramak
Anlamı:

1. adalete aykırı bir duruma düşmek, haksızlıkla karşılaşmak

Örnek:

1. Gücenik, haksızlığa uğramaktan bezmiş gibi susuyor.

1. Gücenik, haksızlığa uğramaktan bezmiş gibi susuyor.


haksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hak ve adalete aykırılık

Örnek:

1. Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor.

1. Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor.


haksızlık etmek
Anlamı:

1. adalete aykırı davranmak, gadretmek


haktanır
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herkesin hakkını gözeten (kimse), hakşinas


Telaffuz : ha'ktanır

haktanırlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haktanır olma durumu, hakşinaslık