92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gerçekten
1. Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu.
1. Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu.
Lisan : Arapça ḥaḳīḳaten
Telaffuz : haki:katen
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Vefakâr
1. Hakikatli yâr isen / Dünür gönder babama
1. Hakikatli yâr isen / Dünür gönder babama
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek olmayan
1. Şüphesiz ki bu duygu, yersiz ve hakikatsiz bir vehimden ibaretti.
1. Şüphesiz ki bu duygu, yersiz ve hakikatsiz bir vehimden ibaretti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Vefasız
1. yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmamak
1. Dost bildiğim insan hakikatsiz çıktı.
1. Dost bildiğim insan hakikatsiz çıktı.
1. isim , isim , isim , isim , Vefasızlık
1. Hakikatsizliği kabul ediyorum diye cevap verdi.
1. Hakikatsizliği kabul ediyorum diye cevap verdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek
1. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
1. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
2. Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan
1. Hakiki Türk tütünü.
1. Hakiki Türk tütünü.
Lisan : Arapça ḥaḳīḳī
Telaffuz : haki:ki:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bilge
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Her şeyi bilen (Tanrı)
Lisan : Arapça ḥakīm
Telaffuz : haki:m
hâkim rüzgâr, hâkimevi, reddihâkim, sorgu hâkimi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren, egemen
1. Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti.
1. Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti.
2. Başta gelen, başta olan, baskın çıkan
3. Duygu, davranış vb.ni iradesiyle denetleyebilen (kimse)
1. Bir kere sinirlerine bu kadar hâkim oyuncu görmedim.
1. Bir kere sinirlerine bu kadar hâkim oyuncu görmedim.
4. Yüksekten bir yeri bütün olarak gören
1. Denize hâkim bir köşk.
1. Denize hâkim bir köşk.
5. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Yargıç
1. Bir hâkimin çok ciddi, bir satıcının çok mültefit, bir askerin çok otoriter olması meslekleri icabıdır.
1. Bir hâkimin çok ciddi, bir satıcının çok mültefit, bir askerin çok otoriter olması meslekleri icabıdır.
6. Baskın
Lisan : Arapça ḥākim
Telaffuz : ha:kim
1. buyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek
1. Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hâkim olmanın imkânı yoktur.
1. Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hâkim olmanın imkânı yoktur.
2. etkili olmak, hükmetmek
1. Islak saçları bir beyaz tülbende sarılı, hamamdan yeni çıkmış bir Türk kızı onun bütün hülyalarına hâkim olmaya başlamıştı.
1. Islak saçları bir beyaz tülbende sarılı, hamamdan yeni çıkmış bir Türk kızı onun bütün hülyalarına hâkim olmaya başlamıştı.
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Bilgece
Lisan : Arapça ḥakīm + Farsça -āne
Telaffuz : haki:ma:ne
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Buyururcasına, hükmedercesine
1. Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi.
1. Fikirlerini anlattığı vakitlerdeki hâkimane ve müstehzi sesiyle söyledi.
Lisan : Arapça ḥākim + Farsça -āne
Telaffuz : ha:kima:ne
1. isim , isim , isim , isim , Hâkimlik hizmetinde bulunanların dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
Telaffuz : hâ:ki'mevi
1. isim , isim , isim , isim , Egemenlik
1. Hâkimiyet, bilakayduşart milletindir.
1. Hâkimiyet, bilakayduşart milletindir.
Lisan : Arapça ḥākimiyyet
Telaffuz : hâ:kimiyet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ulusal egemenlik, millî egemenlik
Lisan : Arapça ḥākimiyyet + milliyye
Telaffuz : hâ:kimiye'timilliye
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşağı görülen, değersiz
1. O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir.
1. O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir.
Lisan : Arapça ḥaḳīr
1. ölmek
1. Hüsmen Hakk'a kavuştu diye mırıldandı.
1. Hüsmen Hakk'a kavuştu diye mırıldandı.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Oymacı
Lisan : Arapça ḥakkāk
Telaffuz : hakkâ:ki
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, nasfet
1. Bunu burada hakkaniyet borcu olarak belirtmeliyiz.
1. Bunu burada hakkaniyet borcu olarak belirtmeliyiz.
Lisan : Arapça ḥaḳḳāniyyet
Telaffuz : hakka:niyet
1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
Özel: Evet
Telaffuz : hakkâ:ri