92406 kayıt bulundu.
günlük ağacı, akgünlük
1. isim , isim , isim , isim , Tütsü için kullanılan bir tür ağaç sakızı
1. Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı.
1. Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı.
günlük defter, günlük değer, günlük dil, günlük güneşlik, günlük konuşma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , O günkü, o günle ilgili
2. Üzerinden gün geçmiş veya geçecek
1. On günlük çocuk. Sekiz günlük gezi.
1. On günlük çocuk. Sekiz günlük gezi.
3. Her gün yapılan, her gün yayımlanan, her gün çıkan
1. Günlük gazetelerde her gün başvuran öğrencilerin adları yayımlanıyordu.
1. Günlük gazetelerde her gün başvuran öğrencilerin adları yayımlanıyordu.
4. isim , isim , isim , isim , Günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra
5. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ülkemizde Muğla ilinde yetişen, 20 metre yüksekliğe erişebilen, çınar görünüşünde bir ağaç, sığla (Liquidambar orientalis)
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir işletmenin yaptığı işleri günü gününe geçirdiği defter, yevmiye defteri
1. isim , isim , isim , isim , Beslenmede alınan gıdanın bir gün içindeki kullanımına ilişkin ölçü
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Menkul değerlerin bir gün için belirlenen fiyatı
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Konuşma dili
1. Günlük dilde doğrudan yer almıyor belki ama resmî dilde önemli bir işlevi var.
1. Günlük dilde doğrudan yer almıyor belki ama resmî dilde önemli bir işlevi var.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açık ve bol ışıklı, sıcak, yağışsız (yer veya hava)
1. Ortalık günlük güneşlik olmalı ama ben kumda karanlıklar içindeyim.
1. Ortalık günlük güneşlik olmalı ama ben kumda karanlıklar içindeyim.
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Konuşma dili
1. Bir memlekette kitap kültürü ne kadar zenginse günlük konuşma da o kadar zengin olur.
1. Bir memlekette kitap kültürü ne kadar zenginse günlük konuşma da o kadar zengin olur.
1. her gün yaşananları, olayları ve anıları bir deftere yazmak
1. Şimdiye kadar günlük tutmadım, olanı biteni kaydetmediğim için birçok şeyi unuttum.
1. Şimdiye kadar günlük tutmadım, olanı biteni kaydetmediğim için birçok şeyi unuttum.
1. isim , isim , isim , isim , Günlük yazarı, günlük tutmuş ve yayımlamış olan kimse
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Yer yörüngesinin Güneş'e en uzak bulunduğu nokta, evç
1. Yer, temmuzun başlangıcına doğru günöteye varmış bulunur.
1. Yer, temmuzun başlangıcına doğru günöteye varmış bulunur.
Telaffuz : gü'nöte
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Güneş hayvancıkları
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Haset
2. Zamanından önce doğan yavru
1. günün ağır koşullarını ve engellerini bir biçimde atlatmak
1. Gelecek insanın mutluluğu için günümüzü kurtarmak hangi babayiğidin harcıdır?
1. Gelecek insanın mutluluğu için günümüzü kurtarmak hangi babayiğidin harcıdır?
1. önceden belirlenmiş bir süreyi tamamlamak
2. ömrünü tamamlamak, eceli gelmek
1. Benim tavukların günü daha dolmamışsa suçlu olan ben miyim?
1. Benim tavukların günü daha dolmamışsa suçlu olan ben miyim?
3. hamilelikte çocuğun olması gereken süreyi tamamlamak, doldurmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eski tarihli
1. Yalısının selamlık odasında oturuyor, günü geçmiş bir gazeteyi okuyordu.
1. Yalısının selamlık odasında oturuyor, günü geçmiş bir gazeteyi okuyordu.
2. Son kullanma tarihi dolmuş olan (yiyecek), bayat
3. Aybaşı olmamış
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam vaktinde, her gün, gününde, tam gününde
1. Üç senedir günü gününe hissiyatımı yazıyorum.
1. Üç senedir günü gününe hissiyatımı yazıyorum.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Günübirlik
1. Bir iki kere günübirliğine, bir iki kere de gece yatısına gidebilirlerdi.
1. Bir iki kere günübirliğine, bir iki kere de gece yatısına gidebilirlerdi.
Telaffuz : günü'birliğine
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gece kalmadan aynı gün dönmek üzere, günübirliğine
1. Akrabalarından birinin evine günübirlik misafirliğe gitmişlerdi.
1. Akrabalarından birinin evine günübirlik misafirliğe gitmişlerdi.
2. Gelişigüzel
1. Hayatı günübirlik yaşamamalıyız.
1. Hayatı günübirlik yaşamamalıyız.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün bir gün boyunca, gece kalmadan yapılan
Telaffuz : günü'birlik