Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
günücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskançlık


günüleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Günülemek işi


günülemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Kıskanmak, çekememek, haset etmek


günülenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Günülenmek işi


günülenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Günüleme işi yapılmak


günün adamı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , O günlerde çok sözü edilen kişi

2. Zamanın gereğine göre yön ve tutum değiştiren kimse, zamane adamı

3. Kendisinde zamanın gerektirdiği değerler bulunan kimse, zamane adamı


günün birinde
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bilinmedik bir zamanda

Örnek:

1. Ama bu yapı da günün birinde yıkılırmış, bu sözler de günün birinde aşınırlarmış.

1. Ama bu yapı da günün birinde yıkılırmış, bu sözler de günün birinde aşınırlarmış.


gününü (veya günlerini) saymak (veya beklemek)
Anlamı:

1. kurtulamayacak hasta son günlerini yaşamak


gününü doldurmak
Anlamı:

1. bir işin sona ermesi için gereken süreyi tamamlamak

Örnek:

1. Hele günümü doldurup çıkayım, ben ona gösteririm. Onu gebertmezsem anam avradım olsun, derdi.

1. Hele günümü doldurup çıkayım, ben ona gösteririm. Onu gebertmezsem anam avradım olsun, derdi.


gününü görmek
Anlamı:

1. kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak

2. çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek

3. aybaşı görmek


gününü göstermek
Anlamı:

1. tehdit yollu cezalandırmak


gününü gün etmek
Anlamı:

1. hiçbir şeyi dert edinmeyip gününü hoş geçirmek

Örnek:

1. Sevmek, sevilmek, eğlenip yan gelmek, çubuğunu yakıp gününü gün etmek mi?

1. Sevmek, sevilmek, eğlenip yan gelmek, çubuğunu yakıp gününü gün etmek mi?


Günyüzü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : gü'nyüzü

güpegündüz
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ortalık iyice aydınlıkken, iyice gündüzken, dalgündüz

Örnek:

1. O gün güpegündüz İstanbul'un üstünde düşman tayyareleri dolaştılar.

1. O gün güpegündüz İstanbul'un üstünde düşman tayyareleri dolaştılar.


Telaffuz : güpe'gündüz

güpgüzel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok güzel

Örnek:

1. Âlemin güpgüzel kızını hiç bırakırlar mı sana?

1. Âlemin güpgüzel kızını hiç bırakırlar mı sana?


Telaffuz : gü'pgüzel

güpür
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İplikten veya ipekten olan, geniş ilmeklerden oluşan bir dantel tğrğ

2. Kumaş


Lisan : Fransızca guipure

gür

İlgili Kelimeler:

gürsoluk

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran

Örnek:

1. Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi.

1. Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi.

2. Bol, verimli, feyyaz

Örnek:

1. Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür

1. Eski toprağa ektiklerin / Bir yeni güçle göverdi gür


gurbet

İlgili Kelimeler:

gurbet eli, diyarıgurbet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik

Örnek:

1. Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde

1. Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde


Lisan : Arapça ġurbet

gurbet çekmek
Anlamı:

1. doğup yaşadığı yerleri özlemek


gurbet eli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin doğup büyüdüğü yerden başka yer

Örnek:

1. Bu gurbet ellerde candan usandım / El kahrını çekmede ömrüm puşt oldu

1. Bu gurbet ellerde candan usandım / El kahrını çekmede ömrüm puşt oldu


gurbetçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gurbete çıkan, geçimini gurbette kazanan kimse


gurbetçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gurbetçi olma durumu

Örnek:

1. Ohoo, Kemah nere, İstanbul nere? Çalışmaya çıktınız öyle ya, gurbetçilik!

1. Ohoo, Kemah nere, İstanbul nere? Çalışmaya çıktınız öyle ya, gurbetçilik!


gurbete (veya gurbet ele) düşmek
Anlamı:

1. aile ocağından uzak bir yere gitmek

Örnek:

1. Bir lokma ekmek uğruna çoluk çocuğu ile gurbet ellere düşmüştü.

1. Bir lokma ekmek uğruna çoluk çocuğu ile gurbet ellere düşmüştü.


gurbete çıkmak
Anlamı:

1. doğup yaşanılan yerden uzaklaşmak


gurbetlik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Gurbet