Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
güneş yağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşlenme sırasında cildin daha çabuk koyulaşması için kullanılan bir tür yağlı sıvı


güneş yanığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşte uzun süre ve korumasız olarak kalma sonucunda deride oluşan rahatsızlık

Örnek:

1. Üstleri başları tozdan, yüzleri güneş yanığının oluşturduğu derin çizgilerden oluşurdu.

1. Üstleri başları tozdan, yüzleri güneş yanığının oluşturduğu derin çizgilerden oluşurdu.


güneş yılı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneş'in görünürdeki yıllık hareketine göre tanımlanan yıl


güneşe karşı işemek
Anlamı:

1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek


güneşi üzerine doğdurmamak
Anlamı:

1. güneş doğmadan önce yataktan kalkmak

Örnek:

1. Ömrübillah güneşi üzerine doğdurmamış olmakla övünüyor.

1. Ömrübillah güneşi üzerine doğdurmamış olmakla övünüyor.


güneşin alnında (veya altında)
Anlamı:

1. güneşin yakıcı ışınları altında


güneşleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşlemek veya güneşlenmek işi


güneşlemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Güneşlenmek


güneşlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşlendirmek işi


güneşlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Güneşlenmesini sağlamak


güneşlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşlenebilmek işi


güneşlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Güneşlenme ihtimali veya imkânı bulunmak


güneşlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşlenmek işi


güneşlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Güneş ışınlarından vücudun yararlanmasını sağlamak, güneşlemek

Örnek:

1. Güzel bir sonbahar havasında şair, havuz başına uzanır gibi oturmuş, güneşleniyordu.

1. Güzel bir sonbahar havasında şair, havuz başına uzanır gibi oturmuş, güneşleniyordu.


güneşletici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapay yolla bronzlaşmayı sağlayan aygıt, solaryum


güneşletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşletmek işi


güneşletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi güneş ışığının etkisinde bırakmak

Örnek:

1. Yatak çarşaflarına varıncaya dek bütün döşeğini balkona çıkardım, güneşlettim akşama kadar.

1. Yatak çarşaflarına varıncaya dek bütün döşeğini balkona çıkardım, güneşlettim akşama kadar.


güneşli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güneş ışınlarıyla aydınlanmış

Örnek:

1. Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık.

1. Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık.

2. Açık, aydınlık (hava)

3. Güneş ışınlarıyla yanmış

Örnek:

1. Ayşe'nin güneşli yanık ayakları, lekesiz pembe halıya gömülüyordu.

1. Ayşe'nin güneşli yanık ayakları, lekesiz pembe halıya gömülüyordu.


güneşlik

İlgili Kelimeler:

günlük güneşlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneş ışınlarına engel olan perde veya buna benzer gereç

2. Siperlik

Örnek:

1. Gözleri kasketinin güneşliğinde kayboldu.

1. Gözleri kasketinin güneşliğinde kayboldu.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güneş ışınlarını alan (yer)

4. sinema , sinema , sinema , sinema , Alıcı merceğini zararlı ışınlardan korumak için mercek önüne takılan ve merceğin önünde gölgeli bir alan sağlayan yardımcı donatım türü


güneşsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güneş'e ilişkin, Güneş'le ilgili

Örnek:

1. Güneşsel boylam.

1. Güneşsel boylam.

2. Güneş'le birlikte doğan, Güneş'le birlikte batan (gök cismi)


güneşsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güneş ışınlarıyla aydınlanmayan, güneş ışınlarını almayan

Örnek:

1. Güneşsiz yer.

1. Güneşsiz yer.

2. Kapalı, bulutlu (hava)

Örnek:

1. Güneşsiz hava.

1. Güneşsiz hava.


güneşsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşsiz olma durumu


güneştopu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Acem lalesi


Telaffuz : güne'ştopu

güney

İlgili Kelimeler:

Güney Amerika, Güneybalığı, güneybatı, güneydoğu, güney karamanı, Güney Kutbu, güney küre, güney noktası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı

Örnek:

1. Konya, Ankara'nın güneyindedir.

1. Konya, Ankara'nın güneyindedir.

2. Güneş gören yer

3. Lodos


Güney
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizli iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : gü'ney