Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözünden (veya gözlerinden) uyku akmak
Anlamı:

1. çok uykulu olmak

Örnek:

1. Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu.

1. Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu.


gözünden (veya gözlerinden) yaş (veya yaşlar) boşanmak
Anlamı:

1. çok ağlamak

Örnek:

1. Gözlerinden yaşlar boşandı birden.

1. Gözlerinden yaşlar boşandı birden.


gözünden kıskanmak
Anlamı:

1. üzerine titremek, kollayıp gözetmek


gözüne (veya gözlerine) bakmak
Anlamı:

1. gözünün veya gözlerinin içine bakmak


gözüne batmak
Anlamı:

1. tedirgin etmek, rahatsız etmek

Örnek:

1. Kimsenin gözüne batmadan, tanınıp bilinmeden büyük bir kentin kaldırımlarında yaşamanın doyulmaz bir tadı vardı.

1. Kimsenin gözüne batmadan, tanınıp bilinmeden büyük bir kentin kaldırımlarında yaşamanın doyulmaz bir tadı vardı.


gözüne çarpmak
Anlamı:

1. görünür olmak, dikkati çekmek

Örnek:

1. İlk gözüme çarpan köşe minderi ve üstündeki eski nakışlarla işlenmiş yastıklar.

1. İlk gözüme çarpan köşe minderi ve üstündeki eski nakışlarla işlenmiş yastıklar.


gözüne diken olmak
Anlamı:

1. gözüne batmak

Örnek:

1. Hasene'yi odadan kovdunuz da şimdi gözünüze ben mi diken oldum?

1. Hasene'yi odadan kovdunuz da şimdi gözünüze ben mi diken oldum?


gözüne dizine dursun
Anlamı:

1. nankörlük eden birine `Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin` anlamında söylenen bir ilenme sözü

Örnek:

1. Yaptığım iyilik gözünüze dizinize dursun.

1. Yaptığım iyilik gözünüze dizinize dursun.


gözüne girmek
Anlamı:

1. sevgi ve ilgisini kazanmak

Örnek:

1. Tevfik Bey'in gözüne girdiğini de etraflıca anlattı.

1. Tevfik Bey'in gözüne girdiğini de etraflıca anlattı.


Ön Takı : (birinin)

gözüne hiçbir şey görünmemek
Anlamı:

1. kendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek


gözüne ilişmek
Anlamı:

1. birdenbire, istemeden görmek

Örnek:

1. Gözüne gelini ilişince açıktan açığa olmasa bile öfkesini ondan almak için laf çaktı.

1. Gözüne gelini ilişince açıktan açığa olmasa bile öfkesini ondan almak için laf çaktı.


gözüne karasu inmek
Anlamı:

1. karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak

2. gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek


gözüne kestirmek
Anlamı:

1. başarabileceğini ummak

2. zevkine uygun bulmak, hoşlanmak

Örnek:

1. Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış.

1. Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış.

3. uygun bulmak, elverişli görmek

Örnek:

1. Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım.

1. Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım.


gözüne sokmak
Anlamı:

1. bir kimsenin görmediği veya bulamadığı bir şeyi, ona sert bir tavırla göstermek


gözüne uyku girmemek
Anlamı:

1. uyuyamamak, uykusuz kalmak

Örnek:

1. Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez.

1. Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez.


gözünü (veya gözlerini) açmak
Anlamı:

1. uyanmak

2. kendine gelmek, ayılmak

Örnek:

1. Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı.

1. Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı.

3. uyanık, dikkatli bulunmak

Örnek:

1. Gözünü aç da kâğıdı kaptırma.

1. Gözünü aç da kâğıdı kaptırma.


gözünü (veya gözlerini) dikmek
Anlamı:

1. dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak

Örnek:

1. O sert bir tavır alıyor, gözlerini Ali Rıza Bey'in gözlerine dikerek adamcağızı büsbütün şaşırtıyordu.

1. O sert bir tavır alıyor, gözlerini Ali Rıza Bey'in gözlerine dikerek adamcağızı büsbütün şaşırtıyordu.


gözünü (veya gözlerini) duman bürümek
Anlamı:

1. hayale dalmak, dalgınlaşmak

Örnek:

1. Gözlerini de bir duman bürüyor, başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu.

1. Gözlerini de bir duman bürüyor, başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu.

2. hüzünlenmek


gözünü (veya gözlerini) kan bürümek
Anlamı:

1. adam öldürecek kadar öfkelenmek


gözünü (veya gözlerini) kapamak
Anlamı:

1. ölmek

Örnek:

1. Fakat o, gözünü kapayınca başsız kalan konak birdenbire karışmış.

1. Fakat o, gözünü kapayınca başsız kalan konak birdenbire karışmış.

2. görmezden gelmek

Örnek:

1. Dünün kurumları ile birlikte güzellik ölçüleri, değerleri de değişiyor, biz bunlara gözlerimizi kapamak istiyoruz.

1. Dünün kurumları ile birlikte güzellik ölçüleri, değerleri de değişiyor, biz bunlara gözlerimizi kapamak istiyoruz.


gözünü (veya gözlerini) kırpmadan
Anlamı:

1. çekinmeden, korkusuzca

Örnek:

1. Bu yüzden gözlerini kırpmadan cinayet işleyebiliyorlar.

1. Bu yüzden gözlerini kırpmadan cinayet işleyebiliyorlar.


gözünü (veya gözlerini) oymak
Anlamı:

1. çok kötülük etmek

Örnek:

1. Pembe Teyze'nin niyeti bozuk fakat babama göz atarsa gözünü oyacağımı dobra dobra söyledim.

1. Pembe Teyze'nin niyeti bozuk fakat babama göz atarsa gözünü oyacağımı dobra dobra söyledim.


gözünü ... hırsı bürümek
Anlamı:

1. bir şeyi aşırı ölçüde istemek

Örnek:

1. İnsanın gözünü hırs, para hırsı bürümeye görsün!

1. İnsanın gözünü hırs, para hırsı bürümeye görsün!


gözünü açmak
Anlamı:

1. görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak


Ön Takı : (birinin)

gözünü açmak
Anlamı:

1. kadın ilk cinsel ilişkiyi o erkekle kurmuş olmak


Ön Takı : (bir kadın bir erkekte)