Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözünün çapağını silmeden
Anlamı:

1. sabahleyin uyanır uyanmaz


gözünün içine baka baka
Anlamı:

1. cesaret ve soğukkanlılıkla


gözünün önünden geçmek
Anlamı:

1. hatırlamak

Örnek:

1. Selma Hanım'ın salonlarında gördüğü tipler birer birer gözünün önünden geçti.

1. Selma Hanım'ın salonlarında gördüğü tipler birer birer gözünün önünden geçti.


gözünün önünden gitmemek
Anlamı:

1. bir türlü unutamamak


gözünün önüne gelmek
Anlamı:

1. bir şeyi zihinde canlandırmak, tasarlamak, hatırlamak

Örnek:

1. Doğduğum köydeki çocukluğum, İstanbul'a gelişimiz, mektep, Avrupa. Hep gözümün önüne geldi.

1. Doğduğum köydeki çocukluğum, İstanbul'a gelişimiz, mektep, Avrupa. Hep gözümün önüne geldi.


gözünün önüne gelmek
Anlamı:

1. hatırlamak

Örnek:

1. Mine'nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor.

1. Mine'nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor.


gözünün önünü görmemek
Anlamı:

1. sisten, pustan dolayı etrafını görememek


gözünün üstünde kaşın var dememek
Anlamı:

1. birinin her davranışını hoş görmek


gözünün yaşına bakmamak
Anlamı:

1. acımamak, merhamet etmemek


Ön Takı : (birinin)

gözüyle (veya gözleriyle) tartmak
Anlamı:

1. kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak

Örnek:

1. Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğum tahta sıranın ucuna ilişti.

1. Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğum tahta sıranın ucuna ilişti.


gözüyle görmek
Anlamı:

1. bir olaya tanık olmak


gözyaşı

İlgili Kelimeler:

gözyaşı bezeleri, gözyaşı bezleri, gözyaşı kemiği, gözyaşı memesi, gözyaşı pınarı, timsah gözyaşları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözyaşı bezlerinin salgıladığı, bazı etkilerle akan duru sıvı damlacıklarından her biri, yaş (II)

Örnek:

1. Birer kalp bıraktılar bize kırık / Ömrümüzce gözyaşı döktürecek

1. Birer kalp bıraktılar bize kırık / Ömrümüzce gözyaşı döktürecek


Telaffuz : gö'zyaşı

gözyaşı bezeleri
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , 343 gözyaşı bezleri


gözyaşı bezleri
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Gözyaşı ve göz kapağında bulunan bezler, gözyaşı bezeleri


gözyaşı kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göz çukurunun ön kısmındaki ince, ufak, zarımsı kemik


gözyaşı memesi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Gözün iç açısındaki kırmızı çıkıntı


gözyaşı pınarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz pınarı


gözyaşına boğulmak
Anlamı:

1. çok ağlamak

Örnek:

1. Kapının ağzında duran kız kardeşim, hayret dolu bakışlarını anneme çevirdikten sonra gözyaşlarına boğularak evden çıktı.

1. Kapının ağzında duran kız kardeşim, hayret dolu bakışlarını anneme çevirdikten sonra gözyaşlarına boğularak evden çıktı.


graben
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Çöküntü hendeği


Lisan : Almanca Graben

grado
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Bir sıvının içindeki alkol derecesi

Örnek:

1. Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti.

1. Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile kuru üzümden iki çekilmiş yirmi iki grado sert rakısını methetti.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Derece


Lisan : İtalyanca grado

Telaffuz : gra'do

gradosu düşmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , itibarı azalmak, derecesi düşmek

Örnek:

1. Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu.

1. Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu.


grafik

İlgili Kelimeler:

grafik sanatları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çizge

Örnek:

1. Almanağın dörtte üçü istatistik ve grafiklerle dolu idi.

1. Almanağın dörtte üçü istatistik ve grafiklerle dolu idi.

2. Biçim, desen veya çizgilerle gösterme

Örnek:

1. Grafik sanatlar.

1. Grafik sanatlar.


Lisan : Fransızca graphique

grafik sanatları
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özgün sanat eserlerinin kopyasını levha, blok vb. üzerine oyarak, çizerek basma sanatlarının tümü

2. Resim, yağlı boya, baskı sanatları


grafik tasarımcılığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Grafik tasarımcısının yaptığı iş, grafikçilik, grafikerlik


grafik tasarımcısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir durumu yazı, biçim, desen veya çizgilerle gösteren kimse, grafikçi, grafiker