Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözü tutmak
Anlamı:

1. güvenmek, beğenmek

Örnek:

1. Bu genç çocukla bu üstü başı oldukça eski ihtiyar adamı gözü tutmamıştı.

1. Bu genç çocukla bu üstü başı oldukça eski ihtiyar adamı gözü tutmamıştı.


Ön Takı : (birini veya bir şeyi)

gözü uyku tutmamak
Anlamı:

1. uyuyamamak

Örnek:

1. O gece Aşağı Sazan'ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır.

1. O gece Aşağı Sazan'ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır.


gözü yememek
Anlamı:

1. bir işi yapacak güç ve yeteneği kendinde bulamamak


gözü yılmak
Anlamı:

1. daha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek

Örnek:

1. Artık bu tedaviden bıkmış usanmış, adamakıllı gözü yılmıştı.

1. Artık bu tedaviden bıkmış usanmış, adamakıllı gözü yılmıştı.


gözü yolda
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sürekli bir şeyi bekleyen (kimse)


gözü yolda (veya yollarda) kalmak (veya olmak)
Anlamı:

1. birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek


gözü yüksekte
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacı güden (kimse)


gözü yüksekte (veya yükseklerde) olmak
Anlamı:

1. bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacını gütmek


gözükebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözükebilmek işi


gözükebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gözükme ihtimali veya imkânı bulunmak


gözükme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözükmek işi

Örnek:

1. Biraz daha tırmanınca ileride çam ormanı gözükmeye başladı.

1. Biraz daha tırmanınca ileride çam ormanı gözükmeye başladı.


gözükmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görünmek

Örnek:

1. Bazen hareketleriyle pek makul, bazen âdetleriyle garip ve gülünç gözükürmüş.

1. Bazen hareketleriyle pek makul, bazen âdetleriyle garip ve gülünç gözükürmüş.


gözüküş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözükme işi


gözüm çıksın (veya kör olsun)
Anlamı:

1. bir şeyin doğruluğuna inandırmak için edilen ant


gözüm görmesin
Anlamı:

1. `bana görünmesin, yüzünü görmek istemem` anlamında kullanılan bir söz


Ön Takı : (birini)

gözüm!
Anlamı:

1. gözümün nuru


gözümün nuru
Anlamı:

1. sevgi anlatan bir seslenme sözü, nuruaynım, nuruçeşmim, nurudidem


gözün ... görsün
Anlamı:

1. bir şey övülerek gösterilmek veya anlatılmak istendiğinde söylenen bir söz

Örnek:

1. Gel, gözün araba görsün.

1. Gel, gözün araba görsün.

2. Gözün insanlık görsün.

2. Gözün insanlık görsün.


gözün aydın!
Anlamı:

1. sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü


gözünde
Anlamı:

1. (o kimseye) göre

Örnek:

1. Şairin okurlar gözünde büyük çok büyük bir yeri vardır.

1. Şairin okurlar gözünde büyük çok büyük bir yeri vardır.


Ön Takı : (birinin)

gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak
Anlamı:

1. sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak

2. çok sevindiğini belli etmek

Örnek:

1. Zehra'yı Haşim'e almayı düşünürken, oğlanın gözlerinde nasıl şimşek çakmıştı.

1. Zehra'yı Haşim'e almayı düşünürken, oğlanın gözlerinde nasıl şimşek çakmıştı.

3. çok kızmak, öfkelenmek

Örnek:

1. Eski oyuncunun gözlerinde şimşekler çaktı, yutkundu.

1. Eski oyuncunun gözlerinde şimşekler çaktı, yutkundu.

4. çok üzücü bir sebeple sarsılmak


gözünde büyümek
Anlamı:

1. bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek

Örnek:

1. Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu.

1. Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu.


gözünde büyütmek
Anlamı:

1. bir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak

Örnek:

1. Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.

1. Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.


gözünde olmamak
Anlamı:

1. herhangi bir üzüntü veya zor durum dolayısıyla o şeye değer verecek durumda bulunmamak


Ön Takı : (bir şey birinin)

gözünde tütmek
Anlamı:

1. çok özlemek

Örnek:

1. Akşamlar niçin hâlâ gözünde tütüyor?

1. Akşamlar niçin hâlâ gözünde tütüyor?