Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözünü açmak
Anlamı:

1. çevreyi tanımaya başlamak


Ön Takı : (bir yerde)

gözünü ağartmak
Anlamı:

1. gözlerini belertmek


gözünü alamamak
Anlamı:

1. bir şeye, bir yere bakmaktayken hayranlık duyarak gözünü oradan başka bir yere çevirememek

Örnek:

1. Sermet Bey, gözünü köşkten alamıyordu.

1. Sermet Bey, gözünü köşkten alamıyordu.


gözünü almak
Anlamı:

1. şiddetli ışık sebebiyle gözü iyi göremez duruma getirmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aşırı biçimde etkilenmek


Ön Takı : (bir şey)

gözünü ayırmamak
Anlamı:

1. bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak

Örnek:

1. Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu.

1. Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu.


gözünü bağlamak
Anlamı:

1. doğruyu bulamaz, düşünemez duruma getirmek


Ön Takı : (birinin bir şey)

gözünü çıkarmak
Anlamı:

1. beceriksizce davranmak, zarara uğratmak

2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , iyisi dururken en kötüsünü seçmek


Ön Takı : (bir şeyin)

gözünü daldan budaktan (veya çöpten) esirgememek (veya sakınmamak)
Anlamı:

1. tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek

Örnek:

1. Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş.

1. Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş.


gözünü dört açmak
Anlamı:

1. aldanmamak için çok uyanık bulunmak

Örnek:

1. Hop diye giriyoruz, gözünüzü dört açın, tongaya basmayın.

1. Hop diye giriyoruz, gözünüzü dört açın, tongaya basmayın.


gözünü doyurmak
Anlamı:

1. bol bol vermek


gözünü gözüne dikmek
Anlamı:

1. başkasının gözüne sürekli olarak bakmak


gözünü hırs bürümek
Anlamı:

1. aşırı hırslanmak


gözünü karartmak
Anlamı:

1. bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek

Örnek:

1. Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.

1. Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.


gözünü kin bürümek
Anlamı:

1. intikam alma duygusundan başka bir şeye önem vermemek

Örnek:

1. Gözünü kin bürümüş, doğruyu eğriyi seçemiyor, kurunun yanında yaşı da yakacak.

1. Gözünü kin bürümüş, doğruyu eğriyi seçemiyor, kurunun yanında yaşı da yakacak.


gözünü korkutmak
Anlamı:

1. yıldırmak

Örnek:

1. Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaksızlarla.

1. Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaksızlarla.


Ön Takı : (birinin)

gözünü sevda (veya aşk) bürümek
Anlamı:

1. ondan başka hiçbir şeyi düşünmemek, tamamen ona bağlanmak

Örnek:

1. Senin gözünü sevda bürümüş, bey, dedi. Sen bir İzmir'e git de gönlünü eğle!

1. Senin gözünü sevda bürümüş, bey, dedi. Sen bir İzmir'e git de gönlünü eğle!


gözünü sevdiğim
Anlamı:

1. okşamalık olarak kullanılan bir söz


gözünü seveyim
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , birinden bir şey isteneceği zaman kullanılan söz


gözünü toprak doyursun
Anlamı:

1. kendinden olan veya kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için söylenen bir ilenme sözü


gözünü üstünden ayırmamak
Anlamı:

1. sürekli denetim altında bulundurmak

Örnek:

1. Buna rağmen bir şey yakalamak ümidiyle gözünü üstünden ayırmadığını hissediyordu.

1. Buna rağmen bir şey yakalamak ümidiyle gözünü üstünden ayırmadığını hissediyordu.


gözünü yıldırmak
Anlamı:

1. gözünü korkutmak

Örnek:

1. Hem de oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır.

1. Hem de oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır.


gözünü yummak
Anlamı:

1. gözünü kapamak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ölmek

Örnek:

1. Atatürk, o zaman için çaresiz bir hastalıktan gözünü yumduğu sırada altmışına basmamıştı.

1. Atatürk, o zaman için çaresiz bir hastalıktan gözünü yumduğu sırada altmışına basmamıştı.


gözünü yummak
Anlamı:

1. görmezlikten gelmek


Ön Takı : (bir şeye)

gözünün (veya gözlerinin) içine bakmak
Anlamı:

1. bir kimsenin üstüne titremek

2. birinin buyruğunu yerine getirmeye hazır bulunmak

3. bir arzunun gerçekleşmesi için gözleriyle birine yalvarmak


gözünün bebeği gibi sevmek
Anlamı:

1. çok sevmek