Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözü kapalı olmak
Anlamı:

1. çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak


gözü kapalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözü kapalı olma durumu


gözü kara
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Korkusuz (kimse)

Örnek:

1. Hırsızların en kıyağı, kaçakçıların en gözü karası hep burada.

1. Hırsızların en kıyağı, kaçakçıların en gözü karası hep burada.


gözü kara çıkmak
Anlamı:

1. korkusuz olduğu anlaşılmak

Örnek:

1. Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı.

1. Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı.


gözü karalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözü kara olma durumu


gözü keskin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok iyi gören (kimse)


gözü kesmek
Anlamı:

1. bir işi yapabilme konusunda kendisine veya başkalarına güvenmek

Örnek:

1. Şimdi Murat dağlarında eğlenirim, beni bulmak istersen adamlarının da gözü keserse oraya yolla.

1. Şimdi Murat dağlarında eğlenirim, beni bulmak istersen adamlarının da gözü keserse oraya yolla.


gözü kesmemek
Anlamı:

1. bir işi yaparken kendine veya başkalarına güvenmemek

2. beğenip seçememek

Örnek:

1. Kendi deyimiyle otuzu geçtiği hâlde isteyenler arasında kendine uygun birisini gözü kesmediği için evlenmemişti.

1. Kendi deyimiyle otuzu geçtiği hâlde isteyenler arasında kendine uygun birisini gözü kesmediği için evlenmemişti.


Ön Takı : (birini veya bir şeyi)

gözü kızmak
Anlamı:

1. gözü hiçbir şey görmeyecek ölçüde öfkelenmek


gözü kör olsun
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , bazı zorunlu durumlarda zararı istemeyerek kabullenmeyi anlatan bir söz

2. gereksinim duyulan şeyin yokluğunda söylenen bir söz

Örnek:

1. Paranın gözü kör olsun.

1. Paranın gözü kör olsun.


Ön Takı : (bir şeyin)

gözü korkmak
Anlamı:

1. daha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak

Örnek:

1. Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir.

1. Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir.


gözü olmak
Anlamı:

1. bir şeyi ele geçirmek isteği beslemek

Örnek:

1. Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır.

1. Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır.


Ön Takı : (bir şeyde)

gözü olmamak
Anlamı:

1. bir şeye sahip olmayı istememek

2. heves beslememek, fazla önem vermemek

Örnek:

1. Giyinip kuşanmakta, gezip tozmakta gözüm yok.

1. Giyinip kuşanmakta, gezip tozmakta gözüm yok.


Ön Takı : (bir şeyde)

gözü önünde
Anlamı:

1. yanında, yakınında

Örnek:

1. Çocukluğundan beri onun bir siniri de aydınlıkta başkasının gözü önünde uyumaktı.

1. Çocukluğundan beri onun bir siniri de aydınlıkta başkasının gözü önünde uyumaktı.


Ön Takı : (birinin)

gözü pek
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Korkusuz

Örnek:

1. O kadar kararlı, o kadar gözü pekti ki civar mahalleden gelen çocuklar bile onun ordusuna yazılmaya başladılar.

1. O kadar kararlı, o kadar gözü pekti ki civar mahalleden gelen çocuklar bile onun ordusuna yazılmaya başladılar.


gözü pek olmak
Anlamı:

1. cesur, korkusuz olmak

Örnek:

1. Herkes onun ne kadar gözü pek olduğunu biliyordu.

1. Herkes onun ne kadar gözü pek olduğunu biliyordu.


gözü peklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözü pek olma durumu


gözü sönmek
Anlamı:

1. kör olmak


gözü su içmemek
Anlamı:

1. güvenmemek

Örnek:

1. Azarlayıp adam olmazsın sen nafile. Gözüm hiç su içmiyor senden.

1. Azarlayıp adam olmazsın sen nafile. Gözüm hiç su içmiyor senden.


Ön Takı : (birinden)

gözü sulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sulu gözlü


gözü sululuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözü sulu olma durumu


gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz
Anlamı:

1. `her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz` anlamında kullanılan bir söz


gözü tok
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Paraya, mala düşkünlük göstermeyen, açgözlülük etmeyen (kimse), gözü gönlü tok

Örnek:

1. Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız.

1. Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız.


gözü tokluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözü tok olma durumu


gözü toprağa bakmak
Anlamı:

1. ölmek üzere olmak

Örnek:

1. Eski bekçiler ... mahalleyi kollamalı, kim hastadır, kim yatalaktır, kim yüzünü Hazret'e çevirmiş, kimin gözü toprağa bakıyor, bunları bilmeli, kulağı kirişte olmalı.

1. Eski bekçiler ... mahalleyi kollamalı, kim hastadır, kim yatalaktır, kim yüzünü Hazret'e çevirmiş, kimin gözü toprağa bakıyor, bunları bilmeli, kulağı kirişte olmalı.