Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
göz banyosu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz hastalıklarının iyileştirilmesi için yapılan banyo

2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Kadınlara hoşlanarak bakma


göz bebeği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Gözde irisin ortasında bulunan, ışığın azlığına veya çokluğuna göre büyüyüp küçülen yuvarlak delik, bebek

Örnek:

1. Göz bebeklerinde o ara beliriveren pırıltıyı, acaba neye yormalı?

1. Göz bebeklerinde o ara beliriveren pırıltıyı, acaba neye yormalı?

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sevilen, önem verilen kimse vb

Örnek:

1. Şimdi yirmi yaşında, koca hastanenin göz bebeği.

1. Şimdi yirmi yaşında, koca hastanenin göz bebeği.


göz bilimci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz bilimiyle uğraşan kimse, oftalmolog


göz bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözün yapısının, çalışmasının ve hastalıklarının incelendiği hekimlik dalı, oftalmoloji


göz bilimsel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz bilimi ile ilgili, oftalmolojik


göz boncuğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nazar boncuğu


göz boyamak
Anlamı:

1. kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak

Örnek:

1. Yerine göre fakiri korur gibi görünür, gözleri boyar böylece.

1. Yerine göre fakiri korur gibi görünür, gözleri boyar böylece.


göz değmek
Anlamı:

1. uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek


göz dikeği
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Pek çok istenerek üzerine düşülen şey


göz dikmek
Anlamı:

1. bir şeyi ele geçirmek isteğine kapılmak

Örnek:

1. Bizim canımıza, malımıza hangi devlet göz dikmişti?

1. Bizim canımıza, malımıza hangi devlet göz dikmişti?


göz dişi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Üst çenedeki köpek dişlerinden her biri


göz doktoru
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Göz hastalıkları doktoru, gözcü


göz doldurmak
Anlamı:

1. görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek

Örnek:

1. Bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu.

1. Bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu.


göz doyurmak
Anlamı:

1. bir şey görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek


göz emeği
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Gözü çok yoran ince iş


göz erimi
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Ufuk

Örnek:

1. Göz eriminde birkaç gemi demirlemişti.

1. Göz eriminde birkaç gemi demirlemişti.


göz etçiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Gözün iç açısındaki kırmızı çıkıntı, göz memesi


göz etmek
Anlamı:

1. gözle işaret etmek


göz gezdirmek
Anlamı:

1. derinlemesine incelemeden okumak

Örnek:

1. Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm.

1. Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm.

2. bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek


göz gördüğünü ister
Anlamı:

1. `kişi, her zaman gördüğü güzel şeyleri unutamaz, sürekli onları ister` anlamında kullanılan bir söz


göz göre göre
Anlamı:

1. belli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde

Örnek:

1. Göz göre göre masumların kanına girmem için benden ferman almaya mı geldiniz.

1. Göz göre göre masumların kanına girmem için benden ferman almaya mı geldiniz.

2. olacağı bilindiği hâlde önlem alınmadan


göz görmeyince gönül katlanır
Anlamı:

1. `yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz` anlamında kullanılan bir söz


göz görür, gönül katlanır
Anlamı:

1. `kişi, sevdiği bir kimsenin uzak yere gitmesi durumunda onunla görüşmekten umudunu keser, ayrılığa katlanır` anlamında kullanılan bir söz


göz göz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde birçok göz, delik bulunan


göz göz olmak
Anlamı:

1. üzerinde birçok göz, delik oluşmak veya bulunmak

Örnek:

1. Yeter oldu bu sitemler yetişir / Göz göz oldu kara bağrım tutuşur

1. Yeter oldu bu sitemler yetişir / Göz göz oldu kara bağrım tutuşur