Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
görelik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Eşyayı, kavramları veya tasarımları birlik, bağlılık, birliktelik vb. durumlarda toplayan görünüş veya nitelik, bağıntı, izafet, rölativite


görelilik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Var olabilmek veya belirlenebilmek için bağıntı yolu ile başka bir şeye bağlı bulunma durumu, bağıntılılık, izafilik, izafiyet


gören gözün hakkı vardır
Anlamı:

1. `yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir` anlamında kullanılan bir söz


görenek
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı, âdet

Örnek:

1. Muhitin ve göreneğin şımarttığı bu kız beni de tahrik ederse ne yapacaktım?

1. Muhitin ve göreneğin şımarttığı bu kız beni de tahrik ederse ne yapacaktım?


görenekçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göreneklere bağlı kimse


görenekçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görenekçi olma durumu


görenekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Göreneklerine bağlı, göreneği olan


göreneksel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görenekle ilgili

Örnek:

1. Göreneksel bir davranış.

1. Göreneksel bir davranış.


göreneksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Göreneği olmayan


göreneksizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göreneksiz olma durumu


göresi (veya göreceği) gelmek
Anlamı:

1. görmek isteğini duymak, özlemle görmek istemek, özlemek

Örnek:

1. Geçmiş günlere hasret çekmiyorum. Çocukluğumu göresim gelmedi.

1. Geçmiş günlere hasret çekmiyorum. Çocukluğumu göresim gelmedi.


göresime
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göresimek işi


göresimek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Göreceği gelmek, görmek isteği duymak, özlemek


görev

İlgili Kelimeler:

görev adamı, görev kurbanı, görev şehidi, ek görev, son görev, vatani görev

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş

2. İşlev

3. Resmî iş, vazife

Örnek:

1. Cavit Bey görevi ona verdiği gün Abdi Bey çok sevinmişti.

1. Cavit Bey görevi ona verdiği gün Abdi Bey çok sevinmişti.

4. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon

5. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş

6. fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , fizyoloji , Bir organ veya hücrenin yaptığı iş

7. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi


görev adamı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Verilen işi en ince ayrıntısına kadar harfi harfine yapan kimse


görev almak
Anlamı:

1. bir görevde bulunmak, bir görevi üstlenmek

Örnek:

1. Hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmî ve özel hiçbir görev alamazlar.

1. Hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmî ve özel hiçbir görev alamazlar.


görev bilmek (veya saymak veya addetmek)
Anlamı:

1. görev olarak üzerine almak, sorumluluk üstlenmek

Örnek:

1. Umutlu da olsam umutsuz da olsam görev bildiğim işi yerine getiririm.

1. Umutlu da olsam umutsuz da olsam görev bildiğim işi yerine getiririm.


görev kurbanı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görev şehidi


görev şehidi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görev başında şehit olan kimse, görev kurbanı, vazife kurbanı, vazife şehidi


görevcilik
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , İşlevcilik


görevdaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birlikte görev yapanlardan her biri

2. Aynı görevi yapanlardan her biri


görevdaşlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevin yerine getirilmesi için birkaç organın birlikte çalışması durumu, sinerji


görevden (veya görevinden) almak
Anlamı:

1. bir görevliyi işinden ayırıp açıkta bırakmak, çıkarmak, azletmek

2. bulunduğu makama ait sorumlulukları elinden almak


görevden (veya görevinden) ayrılmak
Anlamı:

1. yapmakta olduğu işi bırakmak

Örnek:

1. Cumhurbaşkanının geçici olarak görevinden ayrılması hâllerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekillik eder.

1. Cumhurbaşkanının geçici olarak görevinden ayrılması hâllerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekillik eder.


görevden (veya görevinden) uzaklaştırmak
Anlamı:

1. yapmakta olduğu görevi üzerinden almak, el çektirmek