92406 kayıt bulundu.
1. `işin sonucunu anla, anlarsın` anlamında kullanılan bir tehdit sözü
1. Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör.
1. Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Acı balık
1. isim , isim , isim , isim , Manisa iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : gö'rdes
1. `dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir` anlamında kullanılan bir söz
1. -i , -i , -i , -i , Gördürme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Gördürmeye gücü yetmek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Görme işini yaptırmak
2. Bir işi başkasına yaptırmak
1. Orta hizmetini bile ona gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.
1. Orta hizmetini bile ona gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince
1. Kendime göre bir de aday buldum.
1. Kendime göre bir de aday buldum.
2. Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, nazaran
1. Bilginlerin dediğine göre on milyona yakın Türk yurt değiştirdi.
1. Bilginlerin dediğine göre on milyona yakın Türk yurt değiştirdi.
1. -i , -i , -i , -i , Görme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. O gün bu şanlı fırka kumandanını görebilmek hepimiz için bir emeldi.
1. O gün bu şanlı fırka kumandanını görebilmek hepimiz için bir emeldi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl
1. Özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olasıya bilmişimdir.
1. Özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olasıya bilmişimdir.
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Görecelik
1. Mutluluğun, mutsuzluğun görececiliği mantık ölçülerine vurulamaz.
1. Mutluluğun, mutsuzluğun görececiliği mantık ölçülerine vurulamaz.
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı bulunan, mutlak olmayan, göreli, bağıntılı, izafi, nispi, rölatif
1. Bütün bu tarihler göreceli işaretlerdir.
1. Bütün bu tarihler göreceli işaretlerdir.
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Bağıntılılık öğretisi, özellikle bilginin bağıntılı olduğunu ileri süren her türlü felsefe öğretisi, görececilik, bağıntıcılık, izafiye, rölativizm
1. Zamanı salt görecelik açısından değil, dille hesaplaşma gibi bir edebiyat sorunu olarak önümde bulacağımı sezmiştim.
1. Zamanı salt görecelik açısından değil, dille hesaplaşma gibi bir edebiyat sorunu olarak önümde bulacağımı sezmiştim.
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Bağıntıcılık yanlısı olan, bağıntıcı, rölativist
1. isim , isim , isim , isim , Giresun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : göre'le