92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Keçe veya bez kaplı bir tokmakla vurularak uzun süreli ses veren, tepsi biçiminde, madenî bir çalgı
2. Bazı saatlerde belirli zamanları bildiren zil düzeneği
3. spor , spor , spor , spor , Boksta her raundun başlangıç ve bitimini bildiren ses verici araç
Lisan : Fransızca gong
1. birine karşı güçlü sevgi duymak
1. Bu delikanlının kıza, bu kızın delikanlıya gönlü akınca insanın yüreği kabarıyor.
1. Bu delikanlının kıza, bu kızın delikanlıya gönlü akınca insanın yüreği kabarıyor.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yeterli imkânlardan yoksun olmasına karşın cömert, eli açık davranmak isteyen (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İçi sıkıntılı olan (kimse)
1. âşık olmak
1. Çaydan üç güvercin uçtu / Benim gönlüm sana düştü
1. Çaydan üç güvercin uçtu / Benim gönlüm sana düştü
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Cömert ve gözü tok, gani gönüllü (kimse)
1. dilemek, kuvvetle içten arzulamak
1. Gönül istiyordu ki böyle büyük sanatçılara hastalıklar hiç değmesin, onlardan uzak olsun.
1. Gönül istiyordu ki böyle büyük sanatçılara hastalıklar hiç değmesin, onlardan uzak olsun.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Başkalarının kötülüğünü isteyen (kimse)
1. üzülmek, incinmek, yerinmek
1. Bunları duymakla gönlüm kırıldı.
1. Bunları duymakla gönlüm kırıldı.
1. istememek
1. Ama Salih'in gönlü buna razı olmaz, bu yüzden de sorunları yarım ağızla cevaplandırırdı.
1. Ama Salih'in gönlü buna razı olmaz, bu yüzden de sorunları yarım ağızla cevaplandırırdı.