92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Temiz ve özenli bir biçimde giyinmiş (kimse)
1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Giyinme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Giyinmeye gücü yetmek
3. Giyinme becerisi bulunmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Giyinmiş olan
1. Yarınlara güvenen sımsıkı giyinik / Gövdelerde eğreti / En süslü giysiler
1. Yarınlara güvenen sımsıkı giyinik / Gövdelerde eğreti / En süslü giysiler
1. özenli bir biçimde giyinmek
1. Giyinmiş kuşanmış, benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor.
1. Giyinmiş kuşanmış, benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor.
1. isim , isim , isim , isim , Giyinme işi
1. Giyinişi, davranışları, konuşması ile yazdıklarına benzeyerek yaşadı.
1. Giyinişi, davranışları, konuşması ile yazdıklarına benzeyerek yaşadı.
1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya kısa sürede giyinmek
Telaffuz : giyini'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Giyinmek işi
1. Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı.
1. Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Giymek, kuşanmak
1. Herkes siyahlar giyinmiş.
1. Herkes siyahlar giyinmiş.
2. -de , -de , -de , -de , Giysiyi belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek
1. Hepsi terzi Mir'de giyinirlerdi.
1. Hepsi terzi Mir'de giyinirlerdi.
3. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Ağır bir söze veya davranışa, sesini çıkarmadan içerlemek
taç giyme töreni
1. isim , isim , isim , isim , Giymek işi
1. Bana yaptığın bu ziyarette bayramlık esvaplarını giymene ayrıca sevindim.
1. Bana yaptığın bu ziyarette bayramlık esvaplarını giymene ayrıca sevindim.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek
1. Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti.
1. Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek
1. Biri ağzına geleni söyledi, öbürü de güzelce giydi.
1. Biri ağzına geleni söyledi, öbürü de güzelce giydi.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç
2. Basımevi vb. yerlerde kâğıtları kesmek için kullanılan araç
Lisan : Fransızca guillotine
giysi dolabı, resmî giysi
1. isim , isim , isim , isim , Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba
1. Hanımlar tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar.
1. Hanımlar tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar.
1. isim , isim , isim , isim , Giysilerin düzenli bir biçimde saklanmasını ve kullanmak istendiğinde kolay ulaşılmasını sağlayacak biçimde yapılmış dolap, gardırop
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerine herhangi bir giysi giymiş olan, elbiseli, kıyafetli, esvaplı, libaslı, urbalı
1. isim , isim , isim , isim , Giysi konulan yer, elbiselik
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Giysi yapılmaya elverişli (kumaş), elbiselik
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerine herhangi bir giysi giymemiş olan, elbisesiz, kıyafetsiz, esvapsız, libassız, urbasız
1. isim , isim , isim , isim , Giysisiz olma durumu, elbisesizlik, kıyafetsizlik, esvapsızlık, libassızlık, urbasızlık
1. isim , isim , isim , isim , Sır
1. O gün çözer gibi olmuştu Kütahya çinilerindeki dipdiri renklerin gizini.
1. O gün çözer gibi olmuştu Kütahya çinilerindeki dipdiri renklerin gizini.