Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
geveleme

İlgili Kelimeler:

eveleme geveleme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevelemek işi

Örnek:

1. Bu çeşit bunak gevelemeleri yaşlı dostlar çevresinde hoş görülebilir.

1. Bu çeşit bunak gevelemeleri yaşlı dostlar çevresinde hoş görülebilir.


gevelemek fiil

İlgili Kelimeler:

evelemek gevelemek

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek

Örnek:

1. Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar.

1. Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek

Örnek:

1. Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum.

1. Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum.


geveleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geveleme işi


geveleyiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geveleyivermek işi


geveleyivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak gevelemek

Örnek:

1. Akşamüstü iki çikolatayı geveleyiverdi.

1. Akşamüstü iki çikolatayı geveleyiverdi.


Telaffuz : geveleyi'vermek

geven

İlgili Kelimeler:

bozgeven

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)


gevenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geveni çok olan yer


geveze
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok konuşan, çenesi düşük, gevşek ağızlı, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı, çene kavafı, cır cır, çaçaron

Örnek:

1. Bir insanın geveze, hasis ve korkak olması kendisine yeter.

1. Bir insanın geveze, hasis ve korkak olması kendisine yeter.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sır saklamayan, boşboğaz, ayran ağızlı


gevezelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevezelenmek işi, zevzeklenme


gevezelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gevezelik etmek, zevzeklenmek

Örnek:

1. Şakir Efendi, gittikçe yaklaştıkları meyhane masasının keyfiyle şimdi gevezeleniyor.

1. Şakir Efendi, gittikçe yaklaştıkları meyhane masasının keyfiyle şimdi gevezeleniyor.


gevezelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geveze olma durumu, zevzeklik, lafazanlık

Örnek:

1. Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler.

1. Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler.

2. Düzensiz, gelişigüzel konuşma, yazma

Örnek:

1. Hikâyeye girmeden evvel uzun uzun gevezelikler yapmamalıyız.

1. Hikâyeye girmeden evvel uzun uzun gevezelikler yapmamalıyız.


gevezelik etmek
Anlamı:

1. saçma sapan konuşmak, zevzeklik etmek

2. yârenlik etmek

Örnek:

1. Her akşam bana saatlerce ut çalıyor, gevezelik ediyor, komşu kızlarını tasnif ediyor.

1. Her akşam bana saatlerce ut çalıyor, gevezelik ediyor, komşu kızlarını tasnif ediyor.


gevher
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Cevher


Lisan : Farsça gevher

geviş

İlgili Kelimeler:

geviş getirenler, geviş getirmeyenler

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği ağzına getirip yeniden çiğnemesi


geviş getirenler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çift parmaklı hayvanların, sindirim organları geviş getirmeye uygun olan alt takımı

Örnek:

1. Sığır, deve, koyun geviş getirenlerdendir.

1. Sığır, deve, koyun geviş getirenlerdendir.


geviş getirmek
Anlamı:

1. yutmuş olduğu yiyeceği midesinden ağzına çıkarıp yeniden çiğnemek

Örnek:

1. Evin önünde birkaç davar geviş getiriyordu.

1. Evin önünde birkaç davar geviş getiriyordu.


geviş getirmeyenler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çift parmaklılar takımına giren, mide yapıları basit olan bir alt takım


gevme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevmek işi


gevmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Ağızda katı bir şey çiğnemek, geviş getirmek


gevrecik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok gevrek veya incecik

Örnek:

1. İğdenin dalı gevrecik olur / Basmaya gelmez

1. İğdenin dalı gevrecik olur / Basmaya gelmez

2. Çok taze, yumuşacık


gevrek

İlgili Kelimeler:

karagevrek

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kolayca kırılıp ufalanan

Örnek:

1. Bazı taşlar çok gevrek olur.

1. Bazı taşlar çok gevrek olur.

2. isim , isim , isim , isim , Ağzın içinde kolayca parçalanıp dağılacak biçimde hazırlanmış bir çörek türü

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Şen, neşeli (gülüş)

Örnek:

1. Faik'in şişkin ağzından gevrek bir kahkaha boşaldı.

1. Faik'in şişkin ağzından gevrek bir kahkaha boşaldı.


gevrek gevrek gülmek
Anlamı:

1. kendine güvenip karşısındakini küçümsemek

Örnek:

1. Diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi.

1. Diğer dükkânların satılmayan mallarını ben sanki ne yapayım diye gevrek gevrek gülerek kendi kendine hak verirdi.

2. neşeli ve kendine güvenli biçimde gülmek


gevrekçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevrek yapan veya satan kimse


gevrekçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevrekçinin yaptığı iş


gevreklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gevrek olma durumu

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir maddenin kolay kırılabilir olma durumu