evelemek gevelemek
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek
1. Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar.
1. Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek
1. Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum.
1. Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum.