92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerekçeye dayanan, gerekçesi olan
1. Üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri bir tam gün geçtikten sonra oylanır.
1. Üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri bir tam gün geçtikten sonra oylanır.
yad gerekirci
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Belirlenimci
yad gerekircilik
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Belirlenimcilik
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri
1. Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz.
1. Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz.
1. yapılması icap etmek
1. Ruslar, gerekli gördükleri her yerde konsoloshane açabilecekler.
1. Ruslar, gerekli gördükleri her yerde konsoloshane açabilecekler.
gereklilik kipi
1. isim , isim , isim , isim , Gerekli olma durumu, lüzum
2. Zorunluluk
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiilin yapılması gerektiğini belirten, -malı / -meli ekiyle kurulan isteme kipi: Gelmeliyim, gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler gibi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
1. Dünyaya bakmayı aşıp dünyayı görme noktasına ulaştığımızda neye talip olmamız gerektiğini de anlarız.
1. Dünyaya bakmayı aşıp dünyayı görme noktasına ulaştığımızda neye talip olmamız gerektiğini de anlarız.
1. isim , isim , isim , isim , İhtiyaç
1. Bir dilde düzeltim, kimi zaman da reform gereksemesinin birçok nedenleri olabilir.
1. Bir dilde düzeltim, kimi zaman da reform gereksemesinin birçok nedenleri olabilir.
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kendisi için gerek saymak, ihtiyaç duymak, muhtaç olmak
1. isim , isim , isim , isim , Gereksinmek durumu
1. Henüz tiyatro günlük yaşayış içinde belirli bir gereksinmeyi karşılamıyordu.
1. Henüz tiyatro günlük yaşayış içinde belirli bir gereksinmeyi karşılamıyordu.
1. ihtiyacı olduğunu anlamak
1. Doğrusu ya, açık havaya, yeni yüzlere, yeni sözcüklere gereksinme duyuyorum.
1. Doğrusu ya, açık havaya, yeni yüzlere, yeni sözcüklere gereksinme duyuyorum.
gereksiz yere, gerekli gereksiz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gereği olmayan, yararsız, lüzumsuz
1. Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de.
1. Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Boş yere
1. lüzum görmemek
1. Ona danışmayı gereksiz görerek Sevim'e yöneldi.
1. Ona danışmayı gereksiz görerek Sevim'e yöneldi.