Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gerçekleşebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Gerçekleşme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Dilekler gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de.

1. Dilekler gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de.


gerçekleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleşmek işi, tahakkuk

Örnek:

1. Kurduğu hülyalar yavaş yavaş gerçekleşmeye yüz tutuyordu.

1. Kurduğu hülyalar yavaş yavaş gerçekleşmeye yüz tutuyordu.


gerçekleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gerçek olmak, gerçek duruma gelmek, meydana gelmek, tahakkuk etmek

Örnek:

1. Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.

1. Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.


gerçekleştirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirebilmek işi


gerçekleştirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gerçekleştirme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Hangi kadın gerçekleştirebilir bu visali?

1. Hangi kadın gerçekleştirebilir bu visali?

2. Gerçekleştirmeye gücü yetmek

3. Gerçekleştirme becerisi bulunmak


gerçekleştirilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirilebilmek işi


gerçekleştirilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gerçekleştirilme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Çünkü planlarını gördüğün bu topaç, boşlukta hareket edeceği için arzu ettiğim hıza ulaşır ve karşı hareketi gerçekleştirebilir.

1. Çünkü planlarını gördüğün bu topaç, boşlukta hareket edeceği için arzu ettiğim hıza ulaşır ve karşı hareketi gerçekleştirebilir.


gerçekleştirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirilmek işi

Örnek:

1. Bir fikrin gerçekleştirilmesine yaramayan zaferler boşa gider.

1. Bir fikrin gerçekleştirilmesine yaramayan zaferler boşa gider.


gerçekleştirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gerçek duruma getirilmek


gerçekleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirmek işi, realizasyon

Örnek:

1. Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor.

1. Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor.


gerçekleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak

Örnek:

1. Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir.

1. Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir.


gerçekli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçeklenmiş, gerçek olduğu anlaşılmış, muhakkak


gerçeklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, hakikilik, şeniyet, realite, reellik

Örnek:

1. Çok işte ne yapıyorsak onu yapıp bunda da gerçekliği belirlemekle yetinebiliriz.

1. Çok işte ne yapıyorsak onu yapıp bunda da gerçekliği belirlemekle yetinebiliriz.


gerçekte
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aslında, tam anlamıyla, hakikatte

Örnek:

1. Kumpanyanın kurulmasında başı çeken, gerçekte ecnebi bir banka.

1. Kumpanyanın kurulmasında başı çeken, gerçekte ecnebi bir banka.


gerçekten
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gerçek olarak, cidden, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki

Örnek:

1. Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir.

1. Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir.


gerçeküstü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçeği aşan, gerçeğin üstündeki gerçek, sürrealite

Örnek:

1. Çetin kendini tam bir gerçeküstü durum içinde duyar, kaçınılmaz olarak.

1. Çetin kendini tam bir gerçeküstü durum içinde duyar, kaçınılmaz olarak.


Telaffuz : gerçe'küstü

gerçeküstücü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçeküstücülükten yana olan, sürrealist

2. Gerçeküstücülükle ilgili olan (görüş, eser vb.), sürrealist


gerçeküstücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak bilinçaltı gerçeklerini yansıtan yani bilinen gerçekle bağını kesip kendince bir gerçek yaratmak amacını güden edebiyat ve sanat akımı, sürrealizm

Örnek:

1. Gerçeküstücülük, kendini sürekli olarak irdeleyen ve oluşturan bilincin bir serüveni olarak da görülebilir.

1. Gerçeküstücülük, kendini sürekli olarak irdeleyen ve oluşturan bilincin bir serüveni olarak da görülebilir.


gerçi
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Her ne kadar ... ise de, vakıa

Örnek:

1. Biz gerçi tahminler yürüttük velakin doğrusunu Allah bilir.

1. Biz gerçi tahminler yürüttük velakin doğrusunu Allah bilir.


Lisan : Farsça gerçi

Gercüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Batman iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ge'rcüş

gerdan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü

Örnek:

1. Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü.

1. Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü.

2. Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk

Örnek:

1. Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan.

1. Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan.

3. Kesim hayvanlarında boyun


Lisan : Farsça gerden

gerdan kırmak
Anlamı:

1. naz ile boynu başla birlikte iki yana oynatarak kırıtmak

Örnek:

1. Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!

1. Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , boynu, başı geriye oynatarak büyüklük taslar bir durum almak


gerdaniye

İlgili Kelimeler:

gerdaniyebuselik

Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde ince sol notasını andıran perde ve bir makam adı


Lisan : Farsça gerdān + Arapça -iyye

Telaffuz : gerda:niye

gerdaniyebuselik
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Gerdaniye makamı ile buselik beşlisinden oluşan bir birleşik makam


Lisan : Farsça gerdāniyye + bū-selīk

Telaffuz : gerda:niyebu:selik

gerdanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çoğu değerli taş ve madenlerden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı

Örnek:

1. İki kadının boynuna çok değerli gerdanlıklar takılmıştır.

1. İki kadının boynuna çok değerli gerdanlıklar takılmıştır.