Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
alaza
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb


alazlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alazlamak işi

2. Vücutta kızıllık veya kızıl lekeler belirmesi durumu


alazlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak

2. Sızlatmak, yakmak, acı vermek

Örnek:

1. İspirto tatlı bir hararetle midesini alazladı.

1. İspirto tatlı bir hararetle midesini alazladı.


alazlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alazlanmak işi


alazlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Alazlama işine konu olmak

2. İnsan derisinin üstünde kızıllık veya kızıl lekeler belirmek


albasma
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Albastı


Telaffuz : a'lbasma

albastı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Doğum sırasında temizliğe dikkat edilmemesi yüzünden lohusanın tutulduğu ateşli hastalık, lohusa humması, albasma

Örnek:

1. Ferit kederinden bir lohusanın albastı olamayacağını söyleyemedi.

1. Ferit kederinden bir lohusanın albastı olamayacağını söyleyemedi.


Telaffuz : a'lbastı

albatr
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Kaymak taşı


Lisan : Fransızca albâtre

albatros
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Fırtına kuşugillerden, 1 metre uzunluğunda, Atlantik Okyanusu'nda yaşayan iri bir tür kuş (Diomedea exulans)


Lisan : Fransızca albatros

albay
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay

Örnek:

1. Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti.

1. Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti.


albaylık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Albay olma durumu, miralaylık

Örnek:

1. Albaylığa yükselmek.

1. Albaylığa yükselmek.

2. Albayın rütbesi

3. Albayın görevi


albeni
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çekicilik


albeni vermek
Anlamı:

1. çekiciliğini artırmak, ilgi toplamak, hoş ve güzel göstermek

Örnek:

1. Son yirmi yılın matematikçileri bilimlerine albeni verebilmek için yeni bir matematik buldular.

1. Son yirmi yılın matematikçileri bilimlerine albeni verebilmek için yeni bir matematik buldular.


albenili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alımlı

Örnek:

1. Siz daha albenilisiniz.

1. Siz daha albenilisiniz.


albenisi olmak
Anlamı:

1. çekiciliği bulunmak


albenisiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alımsız


albenisizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alımsızlık


albinos
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Akşın


Lisan : Fransızca albinos

Telaffuz : l ince okunur

albüm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü

2. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap

Örnek:

1. Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü.

1. Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü.

3. müzik , müzik , müzik , müzik , Uzunçalar

Örnek:

1. Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu.

1. Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu.


Lisan : Fransızca album

Telaffuz : l ince okunur

albümin

İlgili Kelimeler:

albümin işeme

Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Bitkilerin, hayvanların doku ve sıvılarında bulunan, birleşimi karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt olan, suda eriyen, beyaza yakın renkte, yapışkan özellikte bir protein


Lisan : Fransızca albumine

Telaffuz : l ince okunur

albümin işeme
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Birçok hastalıkta, özellikle böbrek hastalıklarında idrarda albümin bulunması durumu, aktutma


albüminli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde albümin bulunan


alçacık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok alçak

Örnek:

1. Alçacık eşik taşını atlayarak odanın taşlığına girerdiniz.

1. Alçacık eşik taşını atlayarak odanın taşlığına girerdiniz.


alçacık dağları ben yarattım demek
Anlamı:

1. çok kurumlu olmak, kendini çok beğenmek


alçacık eşeğe herkes biner
Anlamı:

1. `güçsüz ve koruyucusuz bir kimseyi buyruk alına almak ve ezmek kolaydır` anlamında kullanılan bir söz