92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Fındığın kabuğunun rengini andıran bir tür kahverengi, fındık rengi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. isim , isim , isim , isim , Fındık ve buna benzer kabuklu yemişlerin kabuğunu kırmaya yarayan araç
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşveli, şuh, baştan çıkarıcı kadın
Telaffuz : fındı'kkıran
1. isim , isim , isim , isim , Rize iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : fı'ndıklı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oynak, cilveli
1. Fingir fingir aşüftelerin canı koca istiyor.
1. Fingir fingir aşüftelerin canı koca istiyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşırı derecede oynak ve kırıtkan, cilveli (kadın)
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dikkati çekecek kadar kırıtkan, oynak davranmak
1. Senin tabirince kadın erkek hayli fingirdediler.
1. Senin tabirince kadın erkek hayli fingirdediler.
2. Gülüşerek sohbet etmek
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Karşılıklı fingirdemek
Finike portakalı
1. isim , isim , isim , isim , Antalya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : fini'ke
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Fenike ve yöresinde yetiştirilen sulu ve kokulu bir tür portakal
1. isim , isim , isim , isim , Bitme
2. spor , spor , spor , spor , Varış
Lisan : İngilizce finish
1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek` anlamına gelen fink atmak sözünde geçer
1. Senin derdin İstanbullarda fink atmak, ben buna aracı olamam.
1. Senin derdin İstanbullarda fink atmak, ben buna aracı olamam.
1. isim , isim , isim , isim , Finlandiya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse
Özel: Evet
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Bir tür çok tüylü küçük köpek
2. argo , argo , argo , argo , Esrar
Lisan : İtalyanca fino
Telaffuz : fi'no
fır fır
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Fırıl fırıl
2. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Piç, fırlama
1. bir kimseye yaranmak veya yardım etmek için üstün çaba harcamak
1. Kızı, annesinin çevresinde fır dönüyor.
1. Kızı, annesinin çevresinde fır dönüyor.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ayrılık
Lisan : Arapça firāḳ
Telaffuz : fira:kı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzüntülü, dokunaklı, içe işleyen
1. Başka türlü yazamazdı, canı isterse hem onun yazacağı çok tesirli, firaklı olurdu.
1. Başka türlü yazamazdı, canı isterse hem onun yazacağı çok tesirli, firaklı olurdu.
1. isim , isim , isim , isim , Kaçma, kurtulma
1. Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz.
1. Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz.
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması
1. Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra kendim de pişman oldum.
1. Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra kendim de pişman oldum.
Lisan : Arapça firār
Telaffuz : fira:rı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaçak, kaçkın, kaçmış olan (kimse)
Lisan : Arapça firārī
Telaffuz : fira:ri: