Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
firarilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Firari olma durumu


firavun

İlgili Kelimeler:

firavun faresi, firavun inciri

Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Eski Mısır hükümdarlarına verilen unvan

2. İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun türü

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse


Lisan : Arapça firʿavn

firavun faresi
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Etçillerden, Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan, kuyruksüren (Herpestes ichneumon)


firavun inciri
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Frenk inciri


firavunlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Firavunlaşmak işi


firavunlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kötü, acımasız bir insan olmak


firavunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Firavun olma durumu

2. Firavunun görevi

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse olma durumu


fırça

İlgili Kelimeler:

perlon fırça, tel fırça, boya fırçası, diş fırçası, sakal fırçası, tıraş fırçası, toz fırçası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç

Örnek:

1. Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor.

1. Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Resim yapma sanatı ve biçimi

3. argo , argo , argo , argo , Paylama

4. madencilik , madencilik , madencilik , madencilik , Çökmeyi engelleyen bağların oynamasını veya kaymasını önlemek için aralara yerleştirilen direk parçası


Lisan : Rumca

fırça çekmek (veya atmak)
Anlamı:

1. paylamak


fırça gibi
Anlamı:

1. dik, sık ve sert (saç, sakal)

Örnek:

1. Fırça gibi sert, gür saçları kırlaşıyor.

1. Fırça gibi sert, gür saçları kırlaşıyor.


fırça yemek
Anlamı:

1. paylanmak


fırçacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırça yapıp satan kimse

2. Sürekli fırça atan kimse


fırçacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçacının yaptığı iş

2. Fırçacı olma durumu


fırçalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçalamak işi


fırçalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Temizlemek veya parlatmak için fırça ile sürtmek

2. Sık ve bataklık ormandan geçmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseyi çok azarlamak, fırça çekmek


fırçalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçalanmak işi


fırçalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fırça ile ovulmak, düzgünleştirilip parlatmak veya temizlenmek

Örnek:

1. Saçlar, sımsıkı taranmış, fırçalanmış, ensesinde bir topuz yapılmıştı.

1. Saçlar, sımsıkı taranmış, fırçalanmış, ensesinde bir topuz yapılmıştı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok azarlanmak


fırçalatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçalatmak işi


fırçalatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fırçalama işini yaptırmak


fırçalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçalayabilmek işi


fırçalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fırçalama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Fırçalamaya gücü yetmek

3. Fırçalama becerisi bulunmak


fırçalayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fırçalama işi


fırçalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fırçası olan


fırçalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Resim yapmada kullanılan fırçaların konulduğu süzgeçli kap


fırdolayı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çepeçevre

Örnek:

1. Tulumbanın yöresindeki taş sekinin dibine fırdolayı kadife çiçekleri dikilmişti.

1. Tulumbanın yöresindeki taş sekinin dibine fırdolayı kadife çiçekleri dikilmişti.


Telaffuz : fı'rdolayı