Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
alacamenekşe
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hercai menekşe


Telaffuz : alaca'menekşe

alacasansar
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Benekli bir tür sansar


Telaffuz : alaca'sansar

alaçık
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak

Örnek:

1. Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı.

1. Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı.

2. Keçeden yapılan çadır


Aladağ
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adana iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ala'dağ

alafranga

İlgili Kelimeler:

alafranga müzik, alafranga saat, alafranga tuvalet

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Frenklerin töre, âdet ve hayatına uygun, Frenklerle ilgili, Batılıca, alaturka karşıtı

Örnek:

1. Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı.

1. Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı.

2. Avrupa kültürüne özgü olan

3. Avrupa uygarlığını benimsemiş, Avrupa eğitimiyle yetişmiş (kimse)


Lisan : İtalyanca alla franca

alafranga müzik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Batı tarzında ve ölçülerinde yapılmış müzik


alafranga saat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir günü 24 saat sayarak başlangıcını 00.01 olarak kabul eden saat sistemi


alafranga tuvalet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzerine oturularak kullanılan kapaklı tuvalet


alafrangacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alafrangayı benimseyen kimse


alafrangacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alafrangacı olma durumu


alafrangalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alafrangalaşmak durumu


alafrangalaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Alafranga olmak, alafranga davranmak

Örnek:

1. Batı'da her gördüğümüzü iyidir, doğrudur, güzeldir sanarak alınmalıdır, aktarılmalıdır dedikçe de alafrangalaştık.

1. Batı'da her gördüğümüzü iyidir, doğrudur, güzeldir sanarak alınmalıdır, aktarılmalıdır dedikçe de alafrangalaştık.


alafrangalaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alafrangalaştırmak işi


alafrangalaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Alafrangalaşmasına sebep olmak


alafrangalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alafranga olma durumu

Örnek:

1. Haydi canım, biraz alafrangalığı severim, işte o kadar!

1. Haydi canım, biraz alafrangalığı severim, işte o kadar!


alagarson
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısa kesilmiş saç

2. Oğlan saçı biçiminde kısa kesilmiş kadın saçı


Lisan : Fransızca à la garçon

Telaffuz : l ince okunur

alageyik
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, yazın postunda ak benekler oluşan, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen bir cins geyik, sığın (Dama dama)


Telaffuz : ala'geyik

alaimisema
Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Gökkuşağı


Lisan : Arapça ʿalāʾim + semā

Telaffuz : ala:imisema:, l ince okunur

alaka

İlgili Kelimeler:

kelalaka

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlgi

Örnek:

1. Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil.

1. Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil.

2. Gönül bağı


Lisan : Arapça ʿalāḳa

Telaffuz : ala:ka, l ince okunur

alaka (veya alakasını) çekmek (veya toplamak veya uyandırmak)
Anlamı:

1. ilgi çekmek

Örnek:

1. Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu.

1. Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu.

2. Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için ne yapacağımızı bilemez ve alakasını çekemezdik.

2. Yahu, biz bu hanımın sadece elini öpebilmek için ne yapacağımızı bilemez ve alakasını çekemezdik.


alaka duymak
Anlamı:

1. ilgi duymak


alakadar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlgili


Lisan : Arapça ʿalāḳa + Farsça -dār

Telaffuz : ala:kadar, l ince okunur

alakadar etmek
Anlamı:

1. ilgilendirmek

Örnek:

1. Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?

1. Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?


alakadar olmak
Anlamı:

1. ilgilenmek


alakadarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlgililik